Eğer Ki Bunu Okuyorsanız, Gerçekten Çok Şanslısınız!

Kimi zaman zor, çok zor günlerden geçtiğimizi ve karanlığın hiçbir sonu gelmeyeceğini düşünebilirsiniz. Kimi zaman okurlarımız "Nasıl oluyor da devam etme gücünü buluyorsunuz?" diye soruyorlar, gidişata sitem ediyorlar. Her ne kadar sitemlerini tamamen anlıyor ve büyük oranda katılıyor olsak da, şunu da eklemek istiyoruz: Eğer ki bu yazıyı okuyabiliyorsanız, gerçekten çok şanslısınız! Neden mi?

Çünkü hayatınızın bir noktasında birileri size zaman ayırdı ve Türkçe okuma yazmayı öğretti. Bir düşünün, sadece bu basit yetenek sayesinde bizim yazılarımız da dahil olmak üzere milyonlarca kaynağa ulaşabiliyorsunuz. Eğer ki bunun üzerine birileri size İngilizce de öğrettiyse insanlığın bütün bilgisi elinizin altında demektir!

Dahası, bilim ve teknoloji sayesinde çocukluk dönemini atlatmayı başardınız! Bunun ne kadar kıymetli olduğunun farkında mısınız? Hele ki Türkiye'de! Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan verilere göre 5 yaş altındaki bebekler arasındaki ölüm bakımından Türkiye, OECD ülkeleri arasında lider! Yani bebeklerimiz, diğer tüm gelişmiş ülkelere göre çok daha fazla sayıda ölüyor (spesifik olarak her 1000 bebekten ortalamada 13.5'i ölüyor)! Siz, bunlardan birisi değilsiniz. Bu, gerçekten müthiş kıymetli bir gerçek.

Hem şu anda bunu okuyabiliyorsanız, bir şekilde internete erişiminiz var demektir. Bu ne kadar kıymetli bir gerçek, farkında mısınız? Her ne kadar şu anda 3.2 milyar insanın öyle veya böyle internete erişimi varsa da, 4.1 milyar insan hiçbir şekilde internete bağlanamamaktadır! İnternetin ne kadar önemli ve güçlü bir araç olduğunu bin bir şekilde anlamak mümkündür. Buna erişimi olan bir bölgede olduğunuz için gerçekten şanslısınız!

Dahası, Dünya'daki şiddet olaylarının arttığını fark ediyor olabilirsiniz. Belki bir artış söz konusudur; ancak Dünya geneline baktığımız zaman, son 50-60 yıl içerisindeki en barışçıl dönemde yaşamaktayız. Her ne kadar bireysel veya organizasyonel terör saldırıları daha sık yaşanıyor olsa da, tam kapsamlı savaşlar çok daha az yaşanıyor. Aşağıdaki grafikte bu gidişat görülüyor. 1950'li yıllarda her yıl savaşlar nedeniyle 600.000 civarında insan ölürken, 2007 yılında bu sayı 20.000'in altına düşmüştür!

Hem bir düşünün... Son derece güçlükler içerisinde yaşıyoruz gibi gözükse de, aslında her birimiz öylesine rahat koşullarda yaşamaktayız ki! Bundan sadece birkaç on bin yıl önce doğmuş olsaydınız, şu anda mağaralar içerisinde yaşıyor ve yarın hayatta kalıp kalamayacağınızı, eve nasıl yemek getireceğinizi, sizi avlayacak hayvanın hangisi olabileceğini planlıyor olurdunuz. Eğer ki atalarımızın karanlık, soğuk ve kirli mağaralarda titreye titreye yavrular hayata getirdiğini düşünecek, kendilerini parçalamak isteyen hayvanlarla dişe diş, pençeye pençe yaşam mücadelesi verdiklerini hatırlayacak olursanız, şu anki durumumuzun pek de kötü olmadığını anlayabilirsiniz.

Elbette günümüzde halen tiranlık, katliam, vahşet, insan-dışılık had safhada devam etmektedir. Ancak her ne kadar kimi zaman umutsuzluğa kapılabilecek olsanız da, insanlığın çok büyük yollar kat ettiğini unutmamak gerekiyor. Özellikle bilim ve teknoloji sayesinde avcumuzun içerisinde olan bilgi ve aydınlığın gücü, her türlü karanlığı alt etmeye yeter de artar!

İşte Evrim Ağacı olarak bize güç veren bu. 

1 kişiye bile bilimin ışığını taşımayı başarabilirsek, ne mutlu bize!

Umarız bunlar, size de bir nebze güç olur.

Merak etmeye, araştırmaya, öğrenmeye devam!