Kanser son yüzyıllarda daha mı çok arttı?

Kanser insanoğlunun tarih boyunca var olan bir hastalıktır ve zamanla gelişmiştir. Ancak, son yüzyılda kanserin görülme sıklığında belirgin bir artış olduğu kabul edilmektedir. Bu artışın birkaç nedeni vardır:

Artan yaşam süresi: İnsanlar daha uzun yaşamaktadır ve yaşam süresi arttıkça kanser riski de artar. Çünkü kanser, hücrelerin zamanla genetik hatalar biriktirerek kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu oluşan bir hastalıktır. Yaşlanma süreci, hücrelerin genetik materyalinde birikmiş olan bu hataların ortaya çıkmasına ve kanser gelişimine yol açabilir.

Çevresel faktörler: Endüstrileşme ve teknolojik ilerlemeler sonucunda çevresel faktörlerdeki değişiklikler kanser riskini artırmış olabilir. Hava kirliliği, toksik kimyasallar, radyasyon gibi çevresel faktörler kanser riskini artıran etkenler arasındadır.

Yaşam tarzı değişiklikleri: Modern yaşam tarzı, hareketsizlik, dengesiz beslenme, obezite, sigara ve alkol tüketimi gibi faktörler kanser riskini artırabilir. Özellikle batı tarzı beslenme alışkanlıkları ve obezite, kanser gelişiminde önemli bir etken olabilir.

İleri tanı yöntemleri: Son yüzyılda tıbbi teknolojideki ilerlemeler sayesinde kanser tanısı daha erken ve doğru bir şekilde konulabilmekte. Bu da kanser vakalarının daha fazla tespit edilmesine ve kaydedilmesine yol açabilir.

Ancak, kanser vakalarının artışı aynı zamanda tıbbi ilerlemelerin bir sonucudur. Daha iyi tanı yöntemleri, tedavi seçenekleri ve kanser farkındalığının artması sayesinde kanser vakalarının daha iyi kaydedilmesi ve raporlanması mümkün olmuştur. Bu nedenle, kanser vakalarındaki artışın kısmen gerçek bir artıştan ziyade daha iyi bir tespit ve raporlamayla ilgili olduğu da düşünülmektedir.^[1]

"Verilerimizden, doğum kohort etkisi denen bir şey gözlemledik. Bu etki, daha sonraki bir zamanda - örneğin on yıl sonra - doğan her bir ardışık insan grubunun, muhtemelen genç yaşta maruz kaldıkları risk faktörlerinden dolayı, yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde kansere yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor" dedi . , Harvard Chan School ve Harvard Medical School'da profesör ve Brigham'daki Patoloji Bölümü'nde bir doktor-bilim insanı. "Bu riskin her nesilde arttığını bulduk. Örneğin, 1960 doğumlu insanlar 50 yaşına gelmeden önce 1950 doğumlu insanlara göre daha yüksek kanser riski yaşadılar ve bu risk seviyesinin birbirini izleyen nesillerde artmaya devam edeceğini tahmin ediyoruz.”Kapsamlı bir incelemede ekip, bir bireyin diyetini, yaşam tarzını, kilosunu, çevresel maruziyetini ve mikrobiyomunu kapsayan erken yaşam "açıklamasının" son birkaç on yılda önemli ölçüde değiştiğini buldu. Batı diyeti ve yaşam tarzı gibi faktörlerin erken başlangıçlı kanserdeki artışa katkıda bulunabileceğini varsayıyorlar. Ekip, belirli kanser türlerinin görülme sıklığının artmasının kısmen kanser tarama programları aracılığıyla erken teşhis edilmesinden kaynaklandığını kabul etti. Bu artan yaygınlığın ne kadarının yalnızca tarama ve erken teşhise atfedilebileceğini kesin olarak ölçemediler. Bununla birlikte, 14 kanser türünün çoğunun insidansındaki artışın, tek başına gelişmiş tarama nedeniyle olası olmadığını belirtmişlerdir.

Erken başlangıçlı kanser için olası risk faktörleri arasında alkol tüketimi, uyku yoksunluğu, sigara içme, obezite ve yüksek oranda işlenmiş gıdalar yer alır. Şaşırtıcı bir şekilde, araştırmacılar, yetişkinlerin uyku süresinin birkaç on yılda büyük ölçüde değişmediğini, ancak çocukların bugün onlarca yıl öncesine göre çok daha az uyuduğunu buldu. Yüksek oranda işlenmiş gıdalar, şekerli içecekler, obezite, Tip 2 diyabet, hareketsiz yaşam tarzı ve alkol tüketimi gibi risk faktörlerinin tümü 1950'lerden bu yana önemli ölçüde artmıştır.^[1]

Yani araştırmalara göre kanser 50 yaşın altındaki insanlarda artmış.