Mars'ın, Phobos ve Deimos olmak üzere isimlerini Yunan mitolojisindeki korku ve paniğin simgesi olan tanrısal varlıklardan alan iki uydusu bulunur. Görseldeyse bu iki uydudan küçük kardeş olan Deimos'un yüzeyinin detaylı görüntüleri görmekteyiz. Bu görseller, 2009'da NASA'nın Mars yörüngesinde en uzun süre görev alan uzay araçlarından biri olan Mars Keşif Uydusu (MRO) (İng: “Mars Reconnaissance Orbiter”) üzerinde bulunan HiRISE kamerasıyla elde edildiler. Mars'ın bir diğer uydusu olan Phobos'a kıyasla daha dışta yer alan Deimos, yaklaşık olarak yalnızca 15 kilometrelik genişliğiyle Güneş Sistemi'nin bilinen en küçük uydularından biridir. Phobos ve Deimos'un her ikisi de 1877'de Vaşington'daki ABD Donanma Gözlemevi'nde çalışan Amerikan astronom Asaph Hall tarafından keşfedilse de kendilerinin varlıklarına dair ilk söylemler aslında çok daha geçmişe dayanmaktadır. Gök cisimlerinin yörüngesel hareketlerini açıklayan Kepler yasalarına adını veren astronom Johannes Kepler’in söz konusu uyduların varlığıyla ilgili 1610'da öne sürmüş olduğu bu fikirler, her ne kadar pek bir bilimsel dayanağı olmasa da bir hayli büyük ses getirmiş ve uyduların resmî keşiflerinden daha 150 yıl kadar önce, 1726’da Jonathan Swift'in kaleminden çıkan Gulliver'in Gezileri de dâhil olmak üzere birçok kurgusal eserde yer edinmiştir.