1984 isimli kitap ile günümüz dünyasını yorumlayanlar, tam olarak neyin veya nelerin (tamamen) aynı olduğunu düşünüyor?

• Devletler tarafından izleniyor medya devletler tarafından kontrol altına alınıyor, basın ve medya araçları toplumu yönlendirmek için kullanılıyor.
• Küresel’deki bir çok dünya lideri kendisini liderden öte halkı bir arada tutan kişi kişi olarak görüyor. Bu doğru bir düşünce ancak yanlış olan kısmı ise kendileri giderse ülkenin de yok olacağı düşüncesine sahipler. Kitaptaki büyükkardeşler de benzer bir düşünceye sahip.
• Korku ile sindirme, dünyamızdaki bir çok ülkede görülebileceği üzere korku ile doğrucu insanlar bastırılmakta ve susturulmakta. Gazeteciler tutuklanmakta, kitaplar ve fikirler yasaklanmakta.
• Telefon internet arama geçmişleri alışveriş içeriklerimiz tükettiklerimiz mülkiyetlerimiz izlenmekte ve kayıt altına alınmakta. Elbette kayıt altına alınması gerekli bir şey, ancak bunlar kayıt alınırken devletlerin süzgeçlerinden geçmekte. Bunla yola çıkarak kişisel verilerimiz öncelikle dünya devletleri tarafından suistimal edilmektedir diyebiliriz.
• Siyasal liderler halkı düşürdükleri acınası halde halkın üstüne basıp bir de onlardan alkış tufanı^[1] beklemekte. (Alkışlamayanın sonu pek iyi bitmiyor)

Öncelikle şuna bir netlik getirmek istiyorum: Devletler vatandaşlarını izler izlemelidir. Ancak nereye kadar ve Özel hayatlarını bile izler mi? Evet belirli bir Devlet otoritesi lazım ancak kitaptaki devlet otoritesi devlet otoritesi değil, Monark otoritesi düpedüz monarşinin önde giden kölelik sistemi halkın asla asla ama asla söz hakkı yok. Bu da günümüzde 1 Devlet dışında Hiçbir devlette olmayan bir yönetim Monarşi halkın köle olduğu bir sistem değildir! Ancak kitap budur.^[1]

1984 kitabında anlatılanlar abartı ile anlatılmıştır, zaten kitabı distopik yapan da budur. Günümüzde çoğu kişi bunu Türkiye' ye benzediğini söylese bile bu doğru değildir.

Kitapta asıl vurgulanmak istenen düşünce özgürlüğünün kalmaması. Aslında günümüzde de düşünce özgürlüğümüz gittikçe kısıtlanmış durumdadır. bu durum kitapta anlatıldığı gibi bir baskı ile veya düşünce polisleri ile gerçekleşmez. Günümüzde düşüncelerimizi şekillendirmek için kullanılan en bariz araç hemen hemen her birimizde var olan teknolojik aletlerdir; karşımıza çıkan reklamlar, yalan haberler, dikkat çekici başlıklar, çoğunluğun düşüncesi... gibi olaylar iznimiz olmadan düşüncelerimizi değiştir.

Bu da 1984 romanının günümüzdeki en bariz benzerliğidir.^[1]

Merhaba, kitabın çok özel örneklere indirgenmesi sebebiyle kafa karışıklığının yaşanabileceğini düşünüyorum. Aslında kitabın genel işleyişi, karakterlerin gelişimine bakıldığında genel olarak düşünce özgürlüğünün hedef alındığını görüyoruz, baskıcılık daha geri planda kalıyor. Toplumun şimdiki tarihi, haritada tam olarak nerede olduklarını, yöneticilerin ne yaptığını bilmemesine bakıldığında, hedefin direkt olarak düşünce özgürlüğü ve sorgulama olduğunu görebiliriz. 1984 dediğimizde aklımıza en son gelmesi gereken şey Totaliter Rejimlerdir belki de, şahsi görüşüm kitapta geçen rejimin düşünce özgürlüğüne yönelik bir metafor olarak sayılabileceğidir.^[1]