KADINSIZ HAYAT OLMAZ! ERKEKSIZ HAYAT OLMAZ!

Dünyada iki cinsiyetin varlığı, birbirini tamamlayan bir dengeyi oluşturur. Kadın ve erkek, zamanla birbirinden bağımsızlaşmış gibi görünse de, her an bir arada var olurlar. Ancak bu dünya, kimi zaman bir cinsiyetin diğerine üstün olduğunu savunan düşüncelerle sarsılmaktadır. Ve maalesef, nefretten beslenen bazı sesler, bazen birbirini anlamaya çalışan insanları, birbirine düşmanlaştırma yoluna sapmaktadır.

Bugünlerde, kadının ya da erkeğin acısını küçümseyen, birinin varlığını diğerinin yokluğu ile dengelemeye çalışan insanların sesleri daha yüksek çıkıyor. Ama gerçekte, nefretten başka bir şey yok. Bir cinsiyetin acısı diğerinden üstün değildir, çünkü her insanın acısı, kendi gerçekliğini, hayatını, insanlığını içeren bir parçadır.

Kadınların yaşadığı zorluklar, erkeklerin karşılaştığı sorunlar, aslında aynı kaynaktan besleniyor: Birbirini anlamama ve iletişimsizlikten doğan acı. Kadınların ve erkeklerin yokluğu, aslında hepimizin yokluğudur. Toplumlar, sadece bir cinsiyeti savunarak ilerleyemez. Çünkü her iki tarafın da katkılarına ihtiyacımız var. Birinin yokluğu, diğerini de yok eder.

Bir gün, tüm erkekler ya da kadınlar yok olduğunda, o kayıp sadece bir cinsiyetin değil, insanlığın kaybı olur. Bir arada yaşamanın getirdiği zenginlikten, anlamdan, derinlikten yoksun kalırız. Fakat nefreti besleyenler, bir zaman sonra yalnızca yalnızlıkla baş başa kalırlar. Çünkü nefret insanı sadece acı çektirir, sevgi ve saygı ise varoluşun anlamını oluşturur.

İçimizdeki insanlık, kadın ve erkek arasında bir sınır çizmez. O sınır sadece bir düşüncenin yansımasıdır. Gerçek olan, birbirimize ihtiyacımız olduğudur. İnsan olarak, bir arada, her zorluğu aşarız. Nefret, yalnızca bir duygudur, ama sevgi — sevgiyi yaşatan, büyüten ve sonsuza dek var kılan bir güçtür.

Bir arada, el birliğiyle var olalım. Her birey, her cinsiyet, eşit bir şekilde değerli.