Geminin Kaptanı ve Çocuğun Çığlığı: Anlam Zırhına Paradoksla Bir Bakış

Belki de çözülmesi gereken en derin paradoks budur.

Özgür Kaptan: Bu, hayat gemisinin kaptanı olmak isteyen, rotayı kendi çizmek, fırtınalarla kendi boğuşmak ve varacağı limanı kendi seçmek isteyen tarafımızdır. Rastgeleliğin getirdiği o boş sahneyi sever, çünkü o sahnede kendi oyununu yazabileceğini bilir. Önceden çizilmiş bir haritayı veya ona emir veren bir Patronu, bir kölelik olarak görür ve reddeder. Bu, bizim gündüz tarafımızdır; aydınlıkta, güçlüyken ve hayat doluyken ortaya çıkan Bendir.

Kayıp Çocuk: Ama gemi, okyanusun sonundaki o devasa, sessiz ve karanlık şelaleye, yani ölüme yaklaştığında... O cesur kaptan kaybolur. Yerine, karanlıktan korkan, o bilinmezliğin içinde tek başına kalmak istemeyen, Lütfen biri beni kurtarsın, biri ışığı yaksın, bu yolculuk burada bitmesin diye ağlayan küçük, kayıp bir çocuk gelir. O çocuk, özgürlüğü umursamaz. O, sadece güvence, bir el ve bir aydınlık vaadi ister. Kanatlanmak arzusu, bu çocuğun en derin yakarışıdır. Ve bu iki varlık, aynı bedenin içinde yaşar. Biri özgürlüğe, diğeri ölümsüzlüğe aşıktır. Biri rastgeleliğin getirdiği yaratıcılığı, diğeri bir düzenin getirdiği güvenliği arzular. Ve birbirleriyle sürekli savaş halindedirler. İşte dinler, mitolojiler ,duygular ve birçok felsefe, bu korkunç paradoksu çözmek için insanlığın inşa ettiği en büyük Anlam Zırhlarıdır.

Onlar, o kayıp çocuğa bir baba (Tanrı), o karanlık şelalenin ardında bir cennet (aydınlık) vaat ederler. Ama bunun bedeli, genellikle, o Özgür Kaptanın iradesini ve sorgulama gücünü bir üst otoriteye teslim etmesidir.

Peki ne yapmalı? Varoluşçu düşünürler, bu paradoksu çözmeye çalışmanın bir hata olduğunu söylerler. Asıl cesaret, bu çözümsüz gerilimin tam ortasında, ikisini de inkar etmeden yaşamaktır. Bu, hem geminin kaptanı olup rotanı özgürce çizmek, hem de o karanlık şelaleye doğru ilerlediğini bilerek, o kayıp çocuğun korkusunu da yanına alıp, yine de dümene inatla sarılmaktır.

"Anlam, bir aydınlık vaadinde değil, karanlığa rağmen yakılan o küçük ve inatçı ateşte bulunur."