Bertrant russel evlilik sistemi ve ahlak kavramı hakkında fikir edinebilmemiz için tarihsel bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Önce babalıgın tanınmadığı anaerkil sonra da babalıgın tanındığı ataerkil toplumları inceliyor.
Erkek ve kadında ki şehvet duygusunun geleneksel ahlak öğretilerinden ileri geldiğini dolayısıyla erkeğe birçok yaramazligin göz yumuldugunu kadının ise önce babası tarafından sonra da kocası tarafından boyunduruk altında olduğundan eşlerin arasında gerçek bir arkadaslik olmadığına değiniyor.
Katıldığım noktalardan biri de "Ahlak sürü içgüdüsüdür" tezi.
Diğer katıldığım bir nokta ise; çocuklara cinsellik hakkında sansür uygulanmaması gerektiğidir. Bilgi merakı öldürür. Cocuklari ve gençleri sabit fikirden kurtarmanın yolu istedikleri kadar bilgi vermektir.
Ve evliliği bitiren şeylerden en önemlisi eşlerin kendilerini birbirlerinin polisi sanmalarıdır.
Doğa da iyi, kötü veya ahlak diye birşey yoktur. Kaldı ki Nietzsche ahlak en büyük ahlaksızlıktır der. Ahlak sadece sürü içgüdüsüdür.
Erkek ve kadında ki şehvet duygusunun geleneksel ahlak öğretilerinden ileri geldiğini dolayısıyla erkeğe birçok yaramazligin göz yumuldugunu kadının ise önce babası tarafından sonra da kocası tarafından boyunduruk altında olduğundan eşlerin arasında gerçek bir arkadaslik olmadığına değiniyor.
Katıldığım noktalardan biri de "Ahlak sürü içgüdüsüdür" tezi.
Diğer katıldığım bir nokta ise; çocuklara cinsellik hakkında sansür uygulanmaması gerektiğidir. Bilgi merakı öldürür. Cocuklari ve gençleri sabit fikirden kurtarmanın yolu istedikleri kadar bilgi vermektir.
Ve evliliği bitiren şeylerden en önemlisi eşlerin kendilerini birbirlerinin polisi sanmalarıdır.
Doğa da iyi, kötü veya ahlak diye birşey yoktur. Kaldı ki Nietzsche ahlak en büyük ahlaksızlıktır der. Ahlak sadece sürü içgüdüsüdür.
