Dogmatik bir yapıya sahip olmalarına rağmen, teistler semavi dinleri neden yorum ve açıklamalar üzerinden, kusursuz kabul ettikleri dini reform etmeye çalışıyor? Ve bu durum değişmez kabul ettikleri en önemli kuralı reddetmek/es geçmek değil midir?
Öncelikle konu sadece din ile ilgili değil. İçinde insan olan hiçbir konuyu, insan faktöründen bağımsız açıklayamayız. Neden.
Teori ve pratik neden asla tam olarak bütünleşmez.
Ütopya, mükemmel sistemler neden asla uygulanamamıştır.
İşte insan faktörü burada karşımıza çıkıyor. Teori ne kadar kusursuzlaştırılmış olursa olsun, onu uygulayacak olan insan kusurlu ötesi olduğu için teori daima yolda kalacak. Bu nedenle aslında dinlerin de mükemmellik iddiaları asla doğrulanamaz ve yanlışlanamaz. Çünkü, tam olarak uygulanması kitlesel anlamda mümkün olmayacak.
Semavi bir dinin içeriği zaten sembolik anlatımlarla dolu, açıklanması gereken metinlerden oluştuğu için, her zaman diliminde ve her kültürde farklı anlaşılacaktır. Aslında bu da doğrudan din ile ilgili değil. Herhangi bir konuda detaylı bilgi veren bir kitabı da farklı zamanlarda ve farklı kültürlerde anlamak elbette ki farklı olacaktır. Aynı kitabı farklı zamanlarda biz de insanlara tek bir yöntemle değil, o zaman ve kültüre uygun biçimde aktarırız böyle bir misyonumuz varsa.
Dinlerin de açıklanmasında, içinde bulunulan bilimsel, felsefi kültürel düzeye uygun revizyonlar kaçınılmazdır. Zaten bu yüzden bir çok tarikat anlayışı günümüzde ciddi eleştirilere maruz kalmakta. Geçmiş yüzyıllara ait bakış açılarının halen mutlakmış gibi ele alınması ciddi sorunlar doğurmakta. Diyanet gibi dini anlatma misyonuna sahip kurum ya da cemaatler de kendilerin uygun açıklamalar, açılımlar, güncellemeler yaparlar. Dünya görüşünü din temelli yapılandıran bireyler için bu da bir ihtiyaçtır. Bunu da gözden kaçırmamak gerek. Dünya görüşünü bilim temelli yapılandıran bireyler için nasıl bir ihtiyaç ise.
İnsan faktörü, teoriyle buluşma oranında gelişme katetmiş demek olur. Ancak şu anda insan, doğru bildiğini uygulamaya halen uzak. Sigara içmenin ne kadar yok edici olduğunu bilmeyen yok günümüzde. Doğru zamanda uyuma, uyanmanın, yeme içmenin, fiziksel aktivitenin vs vs önemini hepimiz biliyoruz. AMA UYGULAMADA bilmeyle ters orantı söz konusu. Yani teori bir kulaktan girip diğerinden çıkıyor şimdilik insan için.
Bir çok felsefi, teorik, dini yanlışlar, hatalar, çelişkiler de tamamen insan kökenli. Bireysel yargı temelli.
Hatta yargılarıyla ürettiği din e inanan, yargılarıyla ürettiği dini reddeden ve kendini inançlı, ateist zannedenlerle dolu etrafımız.
Kendimize dikey olarak, rasyonel - hatalarımızı iyi yanlarımızı bütün olarak kabul ederek bakmak ve sorunlarımızı hatalarımızı eksikliklerimizi gidermek için çaba göstermek zorundayız.