Linkte anlatılan ve peygamber döneminde (ya da hemen sonrasında) yazıldığı söylenen bu kuran sayfaları kuranın değişmediğinin kanıtı olabilir mi?

Ayetler dikkatli incelendiğinde tam tersi "değiştirildiğinin kanıtı" bile olabilir. Günümüz Kuran'ı ile Muhammed döneminden en fazla 100 yıl sonra yazılmış bu Kuran kıyaslandığında dikkat çeken birkaç husus var:

1) Hiçbir noktalama işareti olmaması. Kuran kursunda "hareke" olarak öğretilen Arapçadaki bu noktalama işaretlerinin amacı bir harfin hangi sesle okunacağı konusunda okura yardımcı olmak. Dönemin Kuran'ında hareke kullanılmasına gerek görülmemiş herhalde. Zaten Arapça bilen insanlar hangi harfi hangi sesle okuyacaklarını bildikleri için buna gerek görmemiş olabilirler. Belki de Kuran'ın harekelerle yazılması çok sonradan tavsiye edilmiştir, Arapça bilmeyen insanların da kolay okuyabilmesi için. Yine de bu durum Muhammed'den 100 yıl sonra yazıldığı tahmin edilen sayfaların henüz tamamlanmamış olduğunu gösteriyor.

2) Eksik ya da fazla ayetler. El yazmasında sekizinci ayete bakıldığında 77 ayet var, günümüzdeki Kuran'da ise yalnızca 75 ayet. Dokuzunca sureye bakıldığında 130 ayet görüyorsunuz, günümüzdeki Kuran'da 129 ayet var. On birinci surede günümüz Kuran'da 123 ayet söz konusu iken bu eski sayfalarda 122 ayet var. Yirminci sure günümüz Kuran'ında 135 ayet iken, eski sayfalarda 140 ayet var. Yirmi birinci surede günümüz Kuran'ında 112 ayet var, bu eski sayfalarda 111 ayet. Yirmi ikinci sure ise normalde 78 ayet olmasına rağmen eski sayfalarda 74 ayet söz konusu.^[1]

Bu kafa karıştırıcı maddeler (özellikle ikincisi), bu ayetlerin günümüzdeki ayetlerle uyuşmadığını ve Birmingham'da çıkarılan Kuran sayfalarının hiçbir şeyin delili olamayacağını yeterince gösteriyor.

Böylesi "milyarları ilgilendiren" bir olayın hiçbir profesör tarafından objektif bir şekilde incelemesi yapılmamış olması da komik bir durum. Ufaktan bir kaynak arayışına girerseniz karşınıza bilmem ne sözlük ve haberi ilk yapan bazı siteler dışında pek bir şey (objektif bir inceleme vs.) çıkmaz. Sayfalar "atayistlere kapak olsun" diyen Müslümanlar ve "yav ne alakası var canım" diyen ateistler kadar hiçbir bilimsel makale tarafından incelenmemiş (ya da ben bulamadım).

Ayrıca kaynaklardaki Kuran hakkındaki videoyu izlemenizi tavsiye ederim.

Kur’an-ı Kerim, Rabbimizin kıyamete kadar bütün insanlar

için indirdiği son kitaptır. Peygamberimiz gelen her ayeti vahiy katiplerine yazdırmış, sahabiler bu ayetleri ezberlemiş

ve namazlarda sürekli okumuşlardır. Ayrıca inen Kur’an ayetleri, Peygamberimizin rehberliğinde uygulanmış, Müslümanların inanç ve ibadet hayatını şekillendirmiştir.

Peygamberimiz hayattayken vahiy devam ettiği için Kur’an-ı

Kerim’in bir kitap hâline getirilmesi mümkün olmamıştır.

Ancak Peygamberimizin vefatından sonra, birinci halife

Hz. Ebubekir döneminde dağınık hâldeki yazılı ayetler toplanarak bir kitap hâline getirilmiştir. İkinci halife Hz. Ömer

zamanında İslam coğrafyasının genişlemesiyle daha fazla

Kur’an nüshasına ihtiyaç duyulmuştur. Üçüncü halife Hz.

Osman döneminde, Mushaf adı verilen ilk nüshadan, Kur’an’ı

Kerim yazılarak çoğaltılmıştır. Çoğaltılan Kur’an nüshaları

Mekke, Kûfe, Basra, Şam, Bahreyn ve Yemen’e gönderilmiştir. Müslümanlar bu nüshaları esas alarak pek çok Kur’an

nüshası yazmış, her nesilde Kur’an’ı ezberleyecek hafızlar

yetiştirmiş böylece ilahî kitabımız hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir. Bugün dünyanın neresine gidilirse gidilsin okunan, ezberlenen ya da matbu bütün

Kur’an nüshalarının aynı olduğu görülür.

Bütün bunlarla beraber, Rabbimiz Kur’an’ın korunmasını

bizzat üzerine aldığını şöyle bildirmiştir: “Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.”Yüce Allah’ın bu ayeti, Müslümanlar için Kur’an-ı Kerim’in değişmeden bugüne kadar geldiğinin en büyük güvencesidir.