Doğadaki gerçekler, doğaya bakıp anlaşılır. İnsanın maymunlarla olan akrabalığını doğadaki kanıtlara bakıp görebilirsiniz. Filogenetik, anatomik, morfolojik ve diğer onlarca bilimden gelen bütün kanıtlar bunu göstermektedir.
Yani dininiz gerçekse, size "yalan" söylemiyorsa ya da kandırmıyorsa doğadaki gerçeklerle çelişmemek zorundadır. Sizin dininiz değil ama başka bir dini düşünün. O dinde deniz diye bir şeyin olmadığı yazıyor. O dinin yalancı olmadığına da inanıyorsunuz diyelim. Sırf dininizde öyle yazıyor diye denizler yok olmaz. Gider bakarsınız ve deniz olduğunu görürsünüz.
"Dinime göre deniz diye bir şey yok, yalan bunlar, beni dinimden etmeye çalışıyorlar, yanacaksınız." demenin pek faydası yok. Dininizde öyle yazmaması gerçekleri değiştiremez. Gerçekler orada işte. Deniz var. Evrim ve maymunlarla akrabalık için de geçerli. Orada. Gözlüyoruz, kanıtlarla görüyoruz. Bu gerçeklerden kaçmamak gerek.
Yapabileceğiniz 3 şey var:
- Dininizi bu bilimsel gerçeklere yorumlar, dininizde kalırsınız.
- Dininizin bu bilimsel gerçeklerle uyuşmadığını düşünürseniz dininizi değiştirirsiniz.
- Dininizin bu bilimsel gerçeklerle uyuşmadığını düşünür ama dininizi değiştirecek kadar cesaretiniz olmadığı için bu bilimsel gerçeklerden kaçarsınız. Ama sizin kaçmanız, o bilimsel gerçeğin gerçekliğini değiştirmez.
Birinci veya ikinci yöntem gayet iyi yöntemlerdir. Üçüncü yöntemi ise pek tercih etmeyin derim. Dininizi yalan, yalancı, "kandırıkçı" durumuna düşürdüğünüz halde bununla yüzleşemeden kaçmak, kendi dininize bir hakarettir. İnsanın maymun ataları olan bir maymun türü olduğu ve bu akrabalık ilişkisinin gerçekliğine alışmanız sizin için daha iyi olacaktır. Çünkü bu, gerçek.