Bunu dışa vurması gerekmez. Icsel olarak kendini sadece inanç biçiminden dolayı üstün, kendi gibi olmayanı aşağı olarak hissetmek yeterli.
Dindar perspektifinden bakarsak; dindar tanrı ile arasında bir bağ olduğunu düşünür, inançsız insanlarda ise bu bağın var olmadığına inanır, içten içe de olsa bu bağın kendini inanmayanlardan üstün bir konuma getirdiğini düşünür. Öte yandan bu üstün görme bakışı sadece inanan ile inanmayan arasında değil, inanan ve inanan arasında da vardır. Bir yoga sınıfında çoğu kişi kendini diğerlerinden üstün görür ya da bir tarikat mensubu diğer tarikatların yanlış yolda olduğunu düşünür ve kendini üstün görebilir. Kutsal kitaplarda inançsızlara yönelik olan bakış açısı da bir neden olabilir.
İnançsız perspektifinden; Dinlere inanmayan bir çok kişi çocukluğunda ya da hayatının bir döneminde bir dine az da olsa inanmıştır. İnançsızlık kimileri için bir süreçtir. Bazı inançsızlar, hayatının bir döneminde inanmış olan, inançsızlığı dinlerden sıyrıldıkları kazanılmış ve ulaşılmış bir aşama olarak görürler bu yüzdene kendilerini inanç sahiplerinden üstün görebilirler. Bunlardan öte inançsızların kutsalları olmadığı için kutsalları anlamsız ve mantıksız bulabilirler. Bazı şeyleri mantıksız olarak görmeleri ve inançsızlaşma sürecini bir kazanım, sorgulama, araştırma ve hatta başarı olarak görüyor olabilicekleri için inananlardan kendilerini üstün tutuyor olabilirler.
Toplumsal nedenler; Ben en önemli nedenlerin bu olduğuna inanıyorum. Toplumdaki yanlış örnekler ve hatta hayat tarzlarına dahi karışmaların olması yüzünden iki tarafın da birbirlerini kötü görme eğiliminde bir önyargıya sahip olmaya başladığını düşünüyorum.
Bunlar benim gözlemlerim. Eskiden birçok farklı şeye inandığım ve şu anda inanmıyor olduğum için inanç konusu ilgimi çekiyor ve bu yanlış bakış açılarını sadece toplumda değil kendimde de gözlemliyorum.