Aleviliği ikiye ayırabiliriz;
Şia-yı hilafet ve şia-yı velayet
Şia-yı hilafet;Hz. Ali'nin(R.A.) birinci halife olması noktasında çok ısrarcı olanlar
Şia-yı velayet ise; Hz.Ali’ye(R.A.) muhabbette aşırılığa gidenler.
Hazret-i Ali'ye (R.A.) karşı şîa-i velayetin aşırı(ifrat) muhabbetleri ve tarîkat cihetinden gelen tafdilleri, kendilerini şîa-i hilafet derecesinde mes'ul etmez.
Çünki ehl-i velayet meslek itibariyle, muhabbet ile mürşidlerine bakarlar.
Muhabbet ile baktıkları için muhabbet de aşırılığa gidebiliyorlar.
Mahbubunu makamından fazla görmek arzu ediyor ve öyle de görüyor.
Muhabbetin taşkınlıklarında ehl-i hal mazur,özürlü olabilirler.
Fakat onların muhabbetten gelen tafdili, Hulefa-i Raşidîn'in(4 halife) zemmine ve düşmanlığa gitmemek şartıyla ve usûl-ü İslâmiyenin(Dinin kesin emirleri) haricine çıkmamak kaydıyla mazur olabilirler.
Şîa-i hilafet ise; ağraz-ı siyaset, içine girdiği için, garazdan, tecavüzden kurtulamıyorlar, itizar hakkını kaybediyorlar.
Hattâ
لَا لِحُبِّ عَلِىٍّ بَلْ لِبُغْضِ عُمَرَ
(Yani Ali ra sevgisi değil,Ömer ra düşmanlığı)
cümlesine mâsadak olarak Hazret-i Ömer'in (R.A.) eliyle İran milliyeti yara aldığı için, intikamlarını Ali sevgisi suretinde gösterdikleri gibi, Amr İbnü'l-Âs'ın Hazret-i Ali'ye (R.A.) karşı hurucu ve Ömer İbn-i Sa'dın Hazret-i Hüseyin'e (R.A.) karşı feci muharebesi, Ömer ismine karşı şiddetli bir gayz ve düşmanlığı Şîalara vermiş.
Ehl-i Sünnet ve Cemaate karşı şîa-i velayetin hakkı yoktur ki, Ehl-i Sünneti tenkid etsin.
Çünki Ehl-i Sünnet, Hazret-i Ali'yi (R.A.) tenkis etmedikleri gibi, ciddî severler.
Fakat hadîsçe tehlikeli sayılan ifrat-ı muhabbetten çekiniyorlar.
Hadîsçe Hazret-i Ali'nin (R.A.) şîası hakkındaki sena-yı Nebevî, Ehl-i Sünnete aittir.
Çünki istikametli muhabbetle Hazret-i Ali'nin (R.A.) şîaları, ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaattir.
Hazret-i İsa Aleyhisselâm hakkındaki ifrat-ı muhabbet, Nasara için tehlikeli olduğu gibi; Hazret-i Ali (R.A.) hakkında da o tarzda ifrat-ı muhabbet, hadîs-i sahihte tehlikeli olduğu tasrih edilmiş.
Hadis;
Hem -nakl-i sahih-i kat'î ile- İmam-ı Ali'ye (R.A.) demiş: Sende Hazret-i İsa (A.S.) gibi iki kısım insan helâkete gider.
Birisi, ifrat-ı muhabbet; diğeri, ifrat-ı adavetle.
Hazret-i İsa'ya Nasrani(Hristiyanlar )muhabbetinden hadd-i meşru'dan tecavüz ile hâşâ "İbnullah" dediler.
Yahudi, düşmanlığından çok tecavüz ettiler, nübüvvetini ve kemalini inkâr ettiler.
Senin hakkında da bir kısım, hadd-i meşru'dan tecavüz edecek, muhabbetinden helâkete gidecektir.
لَهُمْ نَبْزٌ يُقَالُ لَهُمُ الرَّافِضِيَّةُ
demiş.
Bir kısmı, senin adavetinden çok ileri gidecekler, onlar da Havariç'tir ve Emevîlerin müfrit bir kısım tarafdarlarıdır ki, onlara Nâsibe denilir.