Satranç, "satranç tahtası" olarak bilinen 64 kareden oluşan bir platform üzerinde, her bir tarafın farklı kuralları olan bir şah, bir vezir, iki kale, iki fil, iki at ve sekiz piyondan oluşan (6 ayrı... Daha fazla göster
Satranç, "satranç tahtası" olarak bilinen 64 kareden oluşan bir platform üzerinde, her bir tarafın farklı kuralları olan bir şah, bir vezir, iki kale, iki fil, iki at ve sekiz piyondan oluşan (6 ayrı nitelikte 16'şar) oyun taşıyla oynadığı, iki kişilik bir oyundur. Oyunun amacı, rakip oyuncunun bu 6 farklı taş türünden biri olan "şah" isimli taşını, "mat" adı verilen, taşın kaçabileceği hiçbir yer bırakmayan duruma zorlamaktır ve bu süreçte, rakibin taşlarını belirli kuralları takip ederek "yemeniz" veya "almanız" mümkündür. Alınan taşlar, oyundan çıkarılır ve bazı kısmen nadir durumlar haricinde oyuna geri alınamaz. Bir satranç oyununu bitirmenin tek yolu "şah mat" denen bu durum değildir; başka birçok yöntem vardır (hatta profesyonel oyunların çoğu "oyundan çekilme" veya "beraberlik" ile biter). Bu yazıda göreceğimiz gibi, satranç tarih boyunca memetik bir evrimsel süreçten geçmiş ve değişmiştir; dolayısıyla coğrafyaya ve zamana bağlı olarak bambaşka görünümlü ama günümüzedeki oyunu da andıran satranç türleri görmek mümkündür.
Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz Netflix yapımı The Queen’s Gambit sayesinde belki de Yapay Zeka'ya sahip Deep Blue'nun Gary Kasparov'u yenmesinden yıllar sonra yeniden popüler gündemde yer edinen satranç oyununun, sinirbilim ile yakından ilişkisi vardır. Bu yazımızda, satrancın kökenine dair elde edilen bilgilere, "dahilerin oyunu" olarak bilinen satranç ile nöropsikiyatrik bozukluklar arasındaki olası ilişkilere, satrancın bilişsel kabiliyetler üzerinde etkilerine ve satranca yönelik modern bilimdeki görüşler ile satrancın sinirbilim ile ilişkisine bir bakış atacağız. O halde başlayalım…