Şimdi ne istiyorum ve gerçekte ne istiyorum, sorularına aynı yanıtı veriyorsanız tebrik ederim anın içinde var olmayı keşfedebilecek kadar irade kontrolüne sahip olmuşsunuz. Peki şimdi istedikleriniz aslında bir kaçıştan ibaretse ve gerçekte istediklerinizle örtüşmüyorsa? Bu durumda sizin içinizdeki karmaşayı çözecek olan durum nedir sizce?
Hepimiz çoğu kez çok yaralar alıp bazen hayattan uzaklaşma isteği duyuyoruz. Konuşmak istemiyoruz, uyumak istemiyoruz ya da tam tersi çok konuşmak ve çok uyumak istiyoruz. Sıralayabilirim örneğin çok kahve seven biri olarak kahveyi istemez hale gelecek kadar isteksizleşiyor, tükeniyoruz. Farkındaysanız çoğumuz tükeniyoruz. Kendimizi o kadar harcayıp, koşturtup yoruyoruz ki tükeniyoruz. İnsan kendi kendini tüketirken neden kendi kendini üretmenin bir yolunu bulmuyor. Mizah severler için güzel bir cümle ama buradaki mantığı anlayanlar için kocaman bir alkış almak istiyorum. Neden hep tüketilmeye meyilliyiz? Tüketmekten başka bir şey mi öğrenmedik yoksa bir şeyleri ölçüsüz kitapsız anlık isteklerle peşinden koşarak elde etmenin bizde uyandırdığı heyecana mı kapılır olduk? Ya da hepimiz birbirimizi mi taklit ediyoruz? Fark ettiniz mi hiç herkes her şeyi aynı şekilde yaşıyor veya aynı süreç içinde (evrensel olgular pek tabii olacak) tıpkısının aynısı şeklinde ilerliyor. Belki de tüketilmemizin temelinde elimizden alınan bir yeteneğin kaybı vardır: Yaratıcılık.