Genç bir bilim insanı adayıyken "Bilim ve Teknik" dergisinde okuduğum bir makale hem merakımı arttırmış hem de bilimden nasıl keyif alabileceğimi göstermişti. Henüz konuya hiçbir yazar değinmemişken bir an önce yazmak istedim. Makalede (orijinal yazıyı halen arıyorum) şuna benzer cümleler okuduğumda sesli gülmekten kendini alamamıştım:
"Afrika'da yaşayan Hotanto Kabilesi rakamları sadece 3'e kadar isimlendirmişti. Üçten fazlası onlar için çoktu. Yani orta yaşta bir kabile üyesi -bir Hotantot- yaşının kaç olduğunu sorduğunuzda size muhtemelen "Çok" yanıtını verecekti. El ve ayaklarındaki parmak sayılarını biliyorlar ama kullanma gereği duymuyorlardı. Dini inançlarını da düşünürsek üçten fazla sayı saymanın yanlış olduğunu düşündükleri için bu konuda çok sert olabiliyorlardı. Mesela aynı günde kaç öğün yediğini, kaç saat çalıştığını, kaç saat uyuduğunu sorarsanız ve "Çok" yanıtını alırsanız 4, 5, 6, ..vs. olduğunu ve bunun onun için gerçekten fazla olduğunu düşünebilirsiniz. Çünkü sonuçta bir kabileden bahsediyoruz ve günlük yaşamlarında mühendislik hesaplamalar yapmalarına gerek yoktu! Ama örneğin kabilede nüfus, silah veya mal sayımı yapıldığında çıkacak sonuç traji komik olacaktı: Çok! Çok! Çok! Sakın onlara 3'ten fazla sayının olduğunu da öğretmeye kalkmayın. Bu büyük ukalalık olurdu! Söylediğim gibi töre cinayetine kurban gidebilirdiniz!"
(...)