Evrende tek olmamız çok düşük bir ihtimal. Yaşam suyun olduğu yerde başlar (bildiğimiz kadarıyla) ve evrende en çok bulunan elementlerin arasında oksijen, hidrojende, karbon vb.(ki bunlarda karbon temelli bir canlının oluşmasının temelini oluşturan elementlerdir) bulunur. Yaşamın başlayabilmesi için gezegenin kısalan dış merkezliliğinin çok olmaması lazım ama bir sürü gezegeninki çok fazla ve aynı zamanda yine bir sürü gezegeninki de az durumda. Yani kısaca dünya dışı yaşamın olması çok ama çok olası. Eğerki yaşam geliştiyse bizim gibi aramamız pek anlamsız olur çünkü gezegenlerindeki evrimsel süreç farklı işleyebilir ve bu da farklı bir yapılara sahip canlılar ortaya çıkmasını sağlar. Uzaylılarla olan iletişimin sinema sektöründe genellikle uzaylıların Amerikaya gitmelerinden ortaya çıkan meme vardır hatta (bir resimde gerçek Dünya haritası diğer resimde ise uzaylıların gördüğü kısım olarak Amerikayı gösterir). Bir bakıma bu doğrudur çünkü Amerika Dünyada en çok yayın yapan ülke ve uzaya en çok onlar sinyal yayıyorlar. Uzaylıların dikkatini en çok onlar çeker. Dikkatli bir şekilde yayınları takip etmeye başladıklarında onlar için bir şifre olacaktır. Bu şifreyi çözdükten sonra insan kültürünü ziyadesiyle öğrenebilirler. Bu uzaylı kolonisi sinyalleri uzun süre içerisinde takip ederken sinyaller seğrekleşip yoğunlaşacaktırlar. Doppler etkisi nedeniyle bazı kesintilere şahit olurlar ama geniş sinyal bandından bakarlarsa bu kesintiler yaşanmaz. Yaklaşık 10 bin ışıkyılı uzaklıktalarsa alıcılarının Arecibo teleskobundan 15 kat daha büyük ve de 10.000 kat daha gelişmiş olması gerekir. Belkide bizimle Voyager uzay aracının üzerindeki piktogram yardımıyla bizimle iletişime geçebilirler. Tabii Güneş Sistemine kadar ulaşabilmeyi başarabilecek kadar gelişmiş varlıklarsa. Gerçekten uzay teknolojilerinde çok gelişmiş olmaları lazım çünkü Güneş Sistemine en yakın olan sistem Alfa Centauri'dir. Bu sistemin bize olan uzaklığı yaklaşık 4 ışık yılı. Gelişmiş olması lazım ki bu yolu katedebilsinler.
(...)