Kimi zaman bitkilerden bahsederken, hayvanların aksine evrimleşemediklerine dair bir kanı oluşabilmektedir. Evrim, genelde sadece "av-avcı" ilişkileri üzerinden anlatıldığı için, tamamen hatalı bir şekilde "hareket" veya "yer değiştirme" ile ilişkilendirilmektedir. Halbuki evrimin hareket etmek veya yer değiştirmekle hiçbir alakası yoktur; sadece aktif bir şekilde yer değiştirebilen canlılarda (örneğin hayvanlarda) bu özellikler de evrimleşir. Ancak nasıl ki hayvanların hücreleri, hücre altı yapıları ve hareketleriyle doğrudan ilişkili olmayan organları evrimsel süreçte durmaksızın değişiyorsa (ve bu sayede hayvanlar, hareket yetilerinden tamamen alakasız, yepyeni türlere dönüşebiliyorsa), bitkilerin de hücreleri, dokuları ve organları durmaksızın evrimleşir ve yepyeni türler ortaya çıkar. Kaldı ki, bitkiler de hareket edebilirler; sadece bu hareket, hayvanlarınkine göre daha kısıtlıdır ve buna bağlı olarak bitkilerde, hayvanlarda asla görülmeyen ve belki de hiçbir zaman görülemeyecek türde özellikler ortaya çıkmıştır.
Yani bitkilerin evriminden ve ilk ağaçlardan söz edebilmemiz için, öncelikle şunu anlamamız gerekiyor: Evrimsel süreç, sadece hareketle ilgili olanların değil, bir canlıyı oluşturan bütün özelliklerin çevreyle sınanması sonucunda, en başarılarının gelecek nesle daha çok aktarılması yoluyla olan, nesiller içerisinde yaşanan birikimli değişimlerle ilişkili olan bir doğa yasasıdır. Dolayısıyla bir organizmanın evrimleşebilmesi için aktif ve hızlı bir şekilde yer değiştirebilmesi şart değil; tek gereken, genlerle aktarılabilen çeşitliliğe sahip olması ve üremesidir. Bitkiler, bunların her ikisini de başarıyla ve fazlasıyla yaparlar; kimi durumda hayvanlardan bile fazla!