Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Kara Şövalye Uydusu Nedir?

Kara Şövalye Uydusu Nedir?
10 dakika
79,015
Evrim Ağacı Akademi: Sahtebilim Yazı Dizisi

Bu yazı, Sahtebilim yazı dizisinin 47. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Bilimin Anlamını Gölgeleyen Tehlike: Sahtebilim!" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Şu anda yukarıda, karanlığın içinde bir şeylerin olduğu söyleniyor... Dünya’nın yaydığı parlaklığın hemen dışında... Karanlığın içinde yavaş yavaş ve bir yol izleyerek dönüyor; yörüngesinden şaşmadan güzelce, salınarak... Dünya dönüyor aşağısında, izinsiz asalak ziyaretçisinin çoğunlukla farkında olmadan. Onun adı Black Knight (Kara Şövalye) Uydusu, Dünya’nın etrafında dönen ve nereden geldiği bilinmeyen (uzaydan geldiği düşünülen) gizemli bir cisim – şu anda yukarıda ve 13.000 yıldır da orada olduğu söyleniyor.

Tuhaf olayların yer aldığı çoğu hikaye gibi, Black Knight Uydusu efsanesi de Nikola Tesla ile başlar. 1899’da Tesla’nın tekrarlayan bir radyo sinyali aldığı, bu sinyalin uzaydan geldiğine inandığı ve bulgularını bir konferansta açıkladığı bilinmektedir. 1920’lerde amatör telsizciler de aynı sinyali duyabilmişlerdir. Daha sonra 1928’de Norveç-Oslo’dan uzaya kısa dalga radyo yayını denemeleri yapan bilim insanları da uzun zaman gecikmeli yankı sinyalleri (UZGYS) almaya başladılar. Bu durum iletimden birkaç saniye sonra yankısını aldıkları çok da anlaşılamayan bir olaydı.

Tüm Reklamları Kapat

Sonunda 1954’te gazeteler (the St. Louis Post Dispatch ve San Francisco Examiner gibi) ABD Hava Kuvvetleri'nin bir haberini yayınlayınca durum anlaşıldı; haber Dünya’nın yörüngesinde dönen iki uydunun tespit edildiğini bildiriyordu, henüz hiçbir ülkenin onları fırlatma kabiliyetinin olmamasına rağmen... Öyle görünüyor ki Black Knight birçok kanıtla tespit edilmiş ve ABD Hava Kuvvetlerince de doğrulanmıştı. 1960’a gelindiğinde, hem Birleşik Devletler’in hem de Sovyetler Birliği’nin yörüngede araçları vardı.

Fakat 11 Şubat 1960’ta bütün gazeteler endişe verici bir haber yayınladı: Yörüngede başka birilerin daha bir şeyi vardı. ABD Donanması’nın düşman casus uydularını tespit etmek için tasarladığı bir radar ekranı bir şey yakaladı. Bu, dönen koyu bir cisim olarak tarif edildi. Bu cisim ABD’nin değildi, Sovyetlerin de değildi. Ertesi gün gazeteler biraz daha bilgi yayınladı. Gizemli cisim, uygun bir kutupsal yörüngenin 90 derecelik açısıyla değil, ekvatora yaklaşık 79 derece açılı bir yörüngede dönüyordu. Ayrıca 1728 kilometrelik yer ötesine (uydu yörüngesinin Dünya’ya olan en uzak mesafesi) karşılık sadece 216 kilometrelik yer berisiyle (uydu yörüngesinin Dünya’ya olan en yakın mesafesi) basıklığı (eccentricity) da oldukça fazlaydı. Cisim bir tam turunu 104,5 dakikada tamamlıyordu.

Tüm Reklamları Kapat

O zamanlar ABD Donanması daha önceki bir Discoverer’ın fırlatılmasına ait olduğu belirlenen bir "karkas" ("kalıntı", "ceset") parçasını takip ediyordu. 6 metreden biraz kısa yarım bir kabuk parçasıydı bu. 20 Kasım 1959’da fırlatılan Discoverer VIII, uzaya insan gönderip sonra onu paraşütlü kapsülle yeryüzüne indirme çalışmaları için önemli bir adımdı.

Fırlatma planlandığı gibi gerçekleşti; fakat kapsülün kendisi gizemli cisminkine benzer bir yörüngeye sürüklendi, en sonunda da kayıp ilan edildi. Donanma o sırada 950 km’lik yeröte, 187 km’lik yerberi ve 80 derecelik açıyla tam turunu 103 dakikada tamamlayan bir karkas parçasını izliyordu. Black Knight cismine benzerdi fakat birebir aynı değildi.

Ve sonra 1963’te astronot Gordon Cooper Mercury 9’la 15. turundayken yeşilimsi bir UFO gördüğünü bildirdi. NASA’nın Avustralya-Perth yakınlarındaki Muchea İzleme İstasyonu’nda çalışan yaklaşık 100 kişi, radar ekranlarında bu olaya tanık oldular. Daha sonra yapılan resmi açıklama, Cooper’ın elektronik cihazlarının arıza yaptığı ve çok fazla CO2 soluduğu için halüsinasyonlar gördüğü şeklindeydi.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

1973’te İskoç araştırmacı Duncan Lunan işin aslını öğrenmek istedi. Norveçli bilim adamının verilerini edinerek inceledi. Lunan, bunun Boötes takımyıldızındaki çift yıldız Epsilon Boötis istikametini gösteren bir yıldız haritası olduğunu keşfetti. Black Knight’ın ne olduğu bilinmese de, Lunan’ın incelemelerine göre, Epsilon Boötis halkından bir çağrı yayınlıyor gibi görünüyordu. 12.600 yıllık bir çağrı...

Kanıtın son parçası 1998’de uzay mekiği Endeavor STS-88 uçuşuyla Uluslararası Uzay İstasyonu’na ilk uçuşunu yaptığında geldi. Endeavor‘daki astronotlar tuhaf bir cismin fotoğraflarını çektiler ve bu fotoğraflar NASA'nın internet sitesinde, erişim kısıtlaması olmadan tüm halka açık olarak yayınlandı. Fakat kısa bir süre içinde bütün fotoğraflar yok oldu. Bir süre sonra yeni URL’lerle yeniden ortaya çıktılar ve bunun enkaz parçaları ya da uzay çöplüğü olduğu açıklamaları yapılarak geçiştirildi. Fotoğraflar yüksek kalitedeydi ve bir çeşit araca ait olduğu açıkça görünüyordu.

O zamandan beri Black Knight hakkında bilinmesi gereken her şeyi biliyoruz. Neye benzediğini, nereden geldiğini, ne zaman geldiğini, elçi olarak amacını ve uzay programındaki birçok güvenilir tanık tarafından doğrulandığını biliyoruz.

O zaman niçin ondan hiç kimsenin haberi yok ve NASA onun varlığını kabul edemiyor?

Kara Şövalye Aslında Nedir?

Ne müthiş bir hikaye! 13.000 yıllık uzaylı bir uydunun Dünya’nın etrafında bir yörüngede döndüğü fikri, olabildiğince heyecan verici. Sık sık bu tür hikayeleri madara ettiğimi söylerler; fakat ben hiç de öyle düşünmüyorum. Sadece daha çok bilgi edinmek istiyorum. Kutunun ağzını daha çok açıp gerçekte neler olduğunu öğrenmek istiyorum. Bu noktada durup “Çok tuhaf.” demek istemiyorum; gizemin çözümünü öğrenmek istiyorum.

Tüm Reklamları Kapat

Bunu “madara etme” olarak geçiştirenlere, tüm hikayeyi öğrenmenin neden olumsuz bir süreç olarak görüldüğünü gerçekten anlamadığımı söylemeliyim. Hikayenin bütününü öğrenmek bana heyecan veriyor, Black Knight Uydusu gizeminin arkasında neler olduğunu öğrenmek de heyecanlıydı. İşte bunlar benim bulduklarım:

Black Knight hikayesini oluşturan geçmişteki tüm parçaların birbiriyle ilgisiz olduğu anlaşılıyor. “Black Knight” ifadesi öyle yaygın ki bu ismin ilk kez ne zaman hikayenin bir parçası olduğunu belirleyemedim. İfadenin çok yaygın bir isim olması ve muhtemelen birçok gerçek projeye verilmesi nedeniyle, o zamanlar uzay yolculuğu yapan ülkelerin birinden de çıkması ihtimali yok gibi görünüyor.

1958’den 1965’e kadar Birleşik Krallık, Black Knight ismindeki bir programda, çeşitli atmosfere dönüş aracını test etme amacıyla 22 roket fırlattı. Fakat Black Knight hiçbir zaman yörüngeye herhangi bir şey yerleştirmedi, hatta ikinci kademesi, atmosfere dönüş aracını daha fazla strese sokmak için iniş yolunda ateşlendi, çıkışta değil. İsmi denklemden çıkarın, zincirin tüm halkaları dağılıyor. Black Knight Uydusu ile ilgili olduğu söylenen olayların hepsi kendi başlarına çok iyi belgelenmiştir ancak hiçbirisi böyle bir isimden (o zaman) bahsetmemiştir.

Nikola Tesla gerçekten 1899’da ritmik radyo sinyalleri almıştı ve gerçekten bu sinyallerin uzaydan geldiğine inanıyordu. Bugün onun yanılmadığına ve aldığı sinyallerin, keşfedildiği 1968’de resmi olarak ilan edilen, radyo sinyalleri yayan derin dev uzay kaynakları olan pulsarlar (atarcalar) olduğuna inanıyoruz. Onun zamanında pulsarlar bilinmediğinden Tesla, elinden gelenin en iyisini yaparak aldığı sinyalleri “akıllı fakat kaynağı belirlenemeyen sinyaller” olarak niteledi.

Tüm Reklamları Kapat

Norveçli bilim insanları gerçekten de uzun zaman gecikmeli radyo yankıları aldılar, bulmaya çalıştıkları şey bugün de o zamanki gizemini koruyor. Bugün beş olası açıklamamız var, bunlardan herhangi biri veya hepsi bir miktar uzun zaman gecikmeli yankı sinyali yayabilir ve Dünya iyonosferinde tuhaf etkilere neden olabilir. Bunlar makul 15 kadar açıklama arasında yer almaktadır. Her ne kadar uzaylı bir uydu yörüngemize girmeyi seçse ve yaydığımız sinyalleri kaydedip 8 saniye sonra bize geri gönderseydi, aynı sonucu elde edecektiysek de söz konusu açıklamaların hiçbiri yörüngedeki uzaylı uyduları içermez.

Duncan Lunan 1973’te uzun zaman gecikmeli yankı sinyalleri verilerini koordinat sistemine aktarıp yıldız haritasını çıkardığında Black Knight ya da başka herhangi bir tuhaf kutupsal uydu ile ilgili bir fikri yoktu. Doğruyu söylemek gerekirse onun yorumu, uzun zaman gecikmeli yankı sinyallerinin Dünya’nın L5 Lagrangian (sallantı) noktasından geldiği şeklindeydi. L4 ve L5 Ay yörüngesindeki iki noktadır, biri Ay’ın 60 derece önünde diğeri 60 derece arkasındadır, her iki nokta da sabit olup Dünya ve Ay’ın çekim kuvveti etkilerinin, bir cismi sabit yörüngede tuttukları noktalardır. Buna ek olarak daha sonra Lunan hem yönteminin bilime aykırı olduğunu hem de bariz hatalar yaptığını kabullendi ve bulgularını geri çekti. Dolayısıyla günümüzün pop-kültür hikayesine rağmen Epsilon Boötis’i gizemli bir uyduyla veya 12.600 yıl öncesi bir tarihle ilişkilendiren akla yatkın bir yorumlama hiç olmamıştır.

O, iki uyduya ait 1954 gazete haberleri mi? Onlar sadece bir kitabı satma çabasında olan UFO takıntılı birinin zıpır iddialarıyla dolu şaka yollu haberlerdir. Bahsedilen Hava Kuvvetleri subayı, belki sadece bir zamanlar bir UFO görmüş bir adamdı fakat Dünya’nın etrafında yörüngede dönen kimliği belirsiz uydu fikrini hiçbir şekilde doğrulamadı. Kısacası, iddia edildiği gibi Black Knight’la hiç ilgisi yoktur. Hikayenin en ilginç parçasını 1960’ta Discoverer uydularının fırlatılması oluşturuyordu. Hava Kuvvetleri Sekreteri Dudley Sharp, gazetelere bu yeni gizemli cismin muhtemelen Discoverer VIII’in ikinci karkas parçası olduğunu söyledi, halen izledikleri malum parçanın ikizi; çünkü doğru büyüklükte ve yaklaşık olarak doğru yerdeydi. Bilgi, kısa süre içinde doğrulandı. Hatta TIME dergisi teşhisi yayınladı fakat sıradan bir açıklama gizemli bir cisim kadar heyecan verici olmadığından arka sayfalarda yer aldı.

Discoverer programı hakkında başka bir ilginç dipnot daha vardı. 1992’de, bir ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı programı olan Corona, gizliliği kaldırılarak, açıklandı ve Discoverer füzesinin uzaya insan göndermekle hiç de ilgisi olmadığı ve gerçekte Corona casus uydularını taşıdığı ortaya çıktı. Kutupsal bir yörünge kullanma nedeni, aracın eninde sonunda Dünya’nın her yerinin üzerinde uçmasıydı ve her şeyin fotoğrafının çekilmesi mümkündü; sadece belli enlemler aralığının üzerinden geçen geleneksel yarı ekvatoral yörüngelerin aksine.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Fuji Exclusive Mobil Şarj Merkezi

Telefonunuzu şarj ederken aynı zamanda en sevdiğiniz müzikleri dinleyin.

Kablosuz şarj özelliği mevcut akıllı telefonları güvenli bir şekilde şarj eder. Ayrıca film izlemek ve müzik dinlemek için telefon tutucusu olarak da tasarlanmıştır.

  • Ağırlık 122g
  • Boyutlar 109×66.6×60 mm
  • Ses Çıkış Gücü 3W
Devamını Göster
₺449.00
Fuji Exclusive Mobil Şarj Merkezi
  • Dış Sitelerde Paylaş

Geçmişteki o günlerde sayısal görüntüleri Dünya’ya geri iletme gibi bir şey yoktu, yani filmli kameralar kullanılmak zorundaydı, sonra film, tab edilmek ve incelenmek üzere Dünya’ya geri düşürülmeliydi. Corona KH-1 kamerası yörüngeden ayrılıp bir paraşüt açacak ve sonra da paraşüt JC-130 kurtarma uçağıyla havada yakalanacaktı.

Sözün kısası tüm Discoverer programı bir paravan olmasına karşın o zamanlar gazetelerde yayınlanan fırlatmalar ve olaylar, daha sonra gizliliği kaldırılan bilgilere göre aslında doğruydu. Discoverer VIII’deki Corona kamerası, tam da 1960 gazetelerinde yayınlandığı gibi gerçekten kaybolmuştu, karkas parçaları ve basık yörüngeleri de doğru yayınlanmıştı.

Peki Gordon Cooper’ın Mercury 9’dan gördüğü ve bütün o radar operatörlerinin doğruladığı şey neydi? (2004’te ölen) Cooper’ın kendisine göre, gördüğü şey aslında hiçbir şeydi. Fakat şüphesiz ki Gordon Cooper uçuş kariyeri boyunca birçok kere UFO gördüğünü bildirmişti. Almanya’da görevliyken, oradaki başka hiçbir kişi konuyla ilgi bir şey bildiğini bildirmediği halde, başının üstünde uçtuğunu söylediği UFO filosu hakkında kararlılığını korumuştur. Fakat Cooper, Mercury 9 UFO’sunun -sözüm ona 1963’te yeşilimsi bir Black Knight görmesi- tamamen UFO yazarları tarafından uydurulduğu ve hiçbir zaman gerçekleşmediği konusunda da kararlıdır. Uçuşu sırasında böyle bir şey bildirilmediğine kanıt olarak kendi orijinalleri de dahil bütün konuşma kayıtlarını göstermiştir. Hikaye Black Knight olayı hakkındaki hemen hemen her UFO kitabında yer almaktadır, fakat ne NASA’da, ne radar istasyonu personelinde ne de o zaman ait herhangi bir kaynakta böyle bir kayıt vardır.

Tamamen günümüz yazarlarının icadıdır. Böylece geriye Endeavor’ın STS-88 uçuşu ve bir uzay gemisine ait şaşırtıcı fotoğrafları kalıyor. Hikayenin bu kısmında birçok yanlış var. Her şeyden önce, Uluslararası Uzay İstasyonu gibi mekik de hep yarı ekvatoral yörüngede uçtu. Kutupsal yörüngede ilerleyen bir cisim saatte on binlerce kilometre hızla geçip gidecektir, gözle görülebilmesi için fazlasıyla hızlı ve kesinlikle bu kadar çok sayıda yüksek kaliteli fotoğrafının çekilebilmesi için fazlasıyla hızlı. Astronotların gemi dışı faaliyetlerinden biri sırasında, termal bir battaniye kaybedildi ve sürüklenip gitti –battaniyenin bir tarafı gümüşi, bir tarafı siyah renkliydi. Çekilen çok sayıdaki fotoğrafında büzüşmüş, garip bir şekil olarak görünüyordu. Ne göreceğini bilmeyen sıradan bir kişinin, gördüğünün ne olduğuna dair en ufak bir fikri olamazdı. Fakat efsane için ne yazık ki, astronotlar için ise iyi ki, fotoğraftakinin uzaylı bir uydu olmadığı açıkça belliydi.

Sonuç

Bu hikaye hakkında daha çok şey öğrenirken çok eğlendim. Geçmişle ve gökbilimle ilgili bilmediğim birçok şey öğrendim. Emek harcadığıma memnunum çünkü Dünya’nın etrafında yörüngede dolaşan uzaylı bir uydu olduğu hikayesini kolayca kabullenseydim hatalı olurdum ve yeni bir şey öğrenemezdim. Daha da kötüsü gerçeklik dünyama ihtimal dahilinde olmayan bir uzaylı uydu sığdırmaya çalışmak için bir ton yanlış varsayımı kabullenmeye zorlanarak mantıksal bir hata yapmış olurdum. Ne efsane ne de salt madara etme bize fayda getirir; ancak doğru bilgileri izleyerek gerçek ödüllere ulaşırız.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Sahtebilim Yazı Dizisi

Bu yazı, Sahtebilim yazı dizisinin 47. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Bilimin Anlamını Gölgeleyen Tehlike: Sahtebilim!" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 19
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 8
  • Bilim Budur! 7
  • Merak Uyandırıcı! 7
  • İnanılmaz 5
  • Güldürdü 4
  • Muhteşem! 3
  • Umut Verici! 3
  • Grrr... *@$# 2
  • İğrenç! 2
  • Üzücü! 1
  • Korkutucu! 1
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Çeviri Kaynağı: Skeptoid | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/03/2024 16:48:33 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1585

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Hızlı
Gezegen
Egzersiz
Yangın
Kuantum Fiziği
Diyet
Mavi
Antibiyotik
Balina
Evrim Tarihi
Genetik Değişim
İngiltere
Şiddet
Tür
Türlerin Kökeni
Hayatta Kalma
Gebelik
Doğal
Biyocoğrafya
Radyoaktif
Oyun
Astrofizik
Buz
İyi
Damar
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
B. Dunning, et al. Kara Şövalye Uydusu Nedir?. (29 Ekim 2013). Alındığı Tarih: 28 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/1585
Dunning, B., Ölez, Ş., Acar, A. B. (2013, October 29). Kara Şövalye Uydusu Nedir?. Evrim Ağacı. Retrieved March 28, 2024. from https://evrimagaci.org/s/1585
B. Dunning, et al. “Kara Şövalye Uydusu Nedir?.” Edited by Arsel Berkat Acar. Translated by Şule Ölez, Evrim Ağacı, 29 Oct. 2013, https://evrimagaci.org/s/1585.
Dunning, Brian. Ölez, Şule. Acar, Arsel Berkat. “Kara Şövalye Uydusu Nedir?.” Edited by Arsel Berkat Acar. Translated by Şule Ölez. Evrim Ağacı, October 29, 2013. https://evrimagaci.org/s/1585.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close