Leeuwenhoek 17. yüzyılın son çeyreğinde kendi semeninden (dölünden) bir damlayı mikroskobun altında inceler ve hareket eden mikroskobik hayvancıklar (animalcule) görür. İlk kez o zaman gözlemlenen bu hareketli hücreler, eşeyli üremenin vazgeçilmez yarısı, iki önemli parçasından biri olan spermlerdir.
Aydınlanma çağında gelişen bilimsel yöntemlerin ortaya çıkışına kadar hüküm süren preformasyonist görüşle beraber sperm ve yumurta hücrelerine mucizevi özellikler atfedildi. Farklı görüşlere göre her iki hücreden birinin içinde minyatür halimizin olduğu ve oradan gelişip büyüyerek yaşam bulduğumuza inanıldı. Günümüzde bilim insanları sperm ve yumurta hücreleri üzerine yoğun ve ayrıntılı araştırmalara devam eder. İçinde minyatür canlı bulundurmasa da bu hücreler bizi meydana getiren genlerimizin birer kopyasını taşır. Bu nedenle üreme biyolojisi araştırmalarının gözdesi olmayı sürdürürler. Peki ya, spermlerin yumurtalara doğru giden yolda içinde aktarıldığı seminal sıvının tek görevi potansiyel yavruları taşımak ve onları buluşturmak mıdır?