TEMELİMİZDE YATAN BİR SIR: AİDİYET KAVRAMI.
Git ve kendini yeniden sevmeyi öğren!

- Blog Yazısı
Nesne - ilişkiler kuramına göre bizim bu yaşımıza kadar getirdiğimiz tutumların çoğu birbiriyle bağlantılı. Öfke, neşe, yorgunluk, tartışma, tavır, tutum ve birçok şey birkaç çocukluk anısı, travması ve dahası da gerçekleşmemiş hayal kırıklıkları ile bağlantılı. Birkaç aydır genellikle NF şarkılarını dinleyip, çevirilerine bakıyorum... Dönemce birçok çocuğa, gence ve yetişkine ilaç gibi gelebilecek bir tarz benimsemiş. Rap kültürünün temelinde zaten olan bir şey de olsa bu hikaye oldukça sağlam gözüküyor. Nate, genellikle çocukluğuyla yüzleşmeyi bu rapleriyle yapıyor ve işin ilginç yanı hiç tanınmadığı zamanlarda yaptığı raplerden daha çok ilgi görüyor. İnsanlar, kendini ifade ettiren bir alan bulunca kolayca sarılabiliyor çünkü. Bunun o kadar çok nedeni var ki... Zamanında meslekle o kadar iç içe kalmaktan herkesin yaptığı bir hataya düşmüştüm: tüm her şeyi travmalara bağlamak. Ancak şimdi bakıyorum travmasız kalmak için o kadar koruyoruz ki kendimizi sanırım çoğu neden buradan çıkıyor.
Travmasız insan, insansız travma da mümkün değil ama neden bu kadar çekiniyoruz sorusuna bakınca hiçbirimiz tam anlamıyla kendimizi ait hissedemediğimiz cevabı çıkıyor. Nate örneğine dönecek olursak örneğin önümüzdeki bu sanatçı aldığı terapileri, küçükken gördüğü şiddeti, kendisiyle yaşadığı tüm o sorunları ortaya döktüğünde gördüğü ilgiyle sadece işini ve hayallerini yapmakla kalmamış oluyor kendine ait bir alan kurmuş ve kendini o alanda ait hissetmiş oluyor. Buna tam olarak biz tamamlanmışlık duygusu diyoruz.
Şuan meşguliyetlere dönüp bakınca, çocukların meşguliyetlerine dönüp bakınca, aile kavramına hatta ilişkilerin geneline bakarsak hiçbirimiz tam hissediyor muyuz acaba demeden duramıyoruz. Kimimiz birileri öyle istedi diye birilerine katlanıyor, kimisi yolunu bilmediği için gösterilen yolun doğruluğunda şüphe duyarak boyun eğiyor, kimisi daha ne yaşadığını dahi bilmiyor. Sanki bilincimiz ortadan tamamen kalkmış ve hepimiz aynı davranmaya mecbur bırakılmış gibiyiz. Bu nedenle kolayca yargılıyor, yok sayıyor ve hatta kendimizi popüler bir şekilde ifade edersem sokakta bulmuş gibi davranıyoruz.
Aidiyet, bana kalırsa özgüven hissinin temelidir. Ben özgüvensiz hissediyorum diyemezsin ama "ben kendimi tedirgin hissediyorum çünkü ne buraya ne bu konuşmaya ne bu kelimelere tamamıyle ait hissetmiyorum ve bu yüzden kendimi ifade ederken kaygılanıyorum." dersin. Her şeyin temeli farklıdır: Öfkenin temeli aşırı üzüntü ve hayal kırıklığı, üzüntünün temeli büyük beklenti içinde kendini kandırırcasına mutlu olma, mutluluğun temeli istek ve arzularımızın gerçekleşmesini değil olanı olduğu gibi yaşama cesaretine sahip olmadır bana göre. Ait hissetmek sanırım bu dünya üzerinde sahip olduğumuz tüm hedeflerimizin, hayallerimizin, ideallerimizin de temelidir. Yara aldığında o yaraya ait hissetmek seni olgunlaştırır; olgunlaştığın o ana ait hissetmek seni bir adım sonrasına yani artık ne acıya ne de merheme ihtiyaç kalmadan yaşamaya iter... Hayatın hepimiz için genel bir yolu vardır. Hepimizin yaşadıkları birbirinden özel ve biriciktir ama hepimiz bir şeylerle sınanarak ilerleriz çünkü sınanmak bir çeşit kendini bulma girişimidir. Günü kapatmak için yaşamak, dünyadan öylece gidelim demek birçok şeyi kaçırmak da demektir halbuki. Sürekli karanlıkta kalmak arkandaki ışığı görmemek büyük bir acizlik olduğu gibi sürekli ışıklar içinde yaşamayı isteyip karanlığı bilmemek de kocaman bir kaybolmuşluk olur. Ve tüm bunların temeli de aidiyettir.
Aidiyet kavramına o kadar psikolojik analizler yapılır ve çizilir ki ben sadece üstün körü bunun kocaman eksikliğini her yerde görmekten bahsetmek istedim. Bir de umarım çoğu şey yaşanırken şunu unutmayız: Bırak her şey dağılsın ve toz duman olsun. Böylece toparlamak daha kolay olacak.
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 14/05/2025 05:35:55 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17664
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.