Elektrikle çalışan arabalar, ilk kez yollara çıktıkları günden beri bilim insanları ile fosil yakıt endüstrisi arasındaki tartışmaların alevlenmesine neden oldular. Tesla Motors firması da içten yanmalı motorlu (İng.: Internal Combustion Engine) muadillerine oranla her açıdan daha iyi arabaları sunmaya başladıktan sonra bu rekabet uç noktalara doğru ilerledi. Bu konuyla ilgili ne söylemek isterseniz söyleyin, tartışmanın temelinde iklim bilimini kabul eden ile etmeyenlerin arasındaki bir kavga yatıyor. Elektrikle çalışan arabaların geleceğimiz için daha da gerekli olduğuna dair kanıtlar arttıkça, bu arabalara yönelik karalamalar da iklim bilimine karşı olma niteliğini taşıyor - ki bu pozisyon tıpkı bir kara deliğin ömrünün son anlarına doğru buharlaşması gibi, giderek daha da kötüleşen bir toksik radyasyon yayarak en sonunda çökerek yok olacaktır.
Elektrikle çalışan arabaların yavaş olduğu, yeterince uzağa gidemediği, rahatlıkla şarj edilemediği vb. argümanlar artık geçmişte kaldı. Buna yönelik eleştiriler artık daha yeni, akıllı ve ayrıntılı bir karaktere bürünmüştür. Muhalifler argümanlarını iklim bilimi tarafından öne sürülen ahlaki temellerin içerisinde kurnazca gizleyerek, sanki elektrikle çalışan arabalar iklime karşı bir düşmanmış gibi sözlerini yeniden formülize ettiler. "Kurnazca" diyoruz; çünkü eğer bu doğru olsaydı ve elektrikle çalışan arabalar küresel ısınmayı daha da kötüleştirseydi, o zaman çevre adaletini savunan insanlar elektrikli arabalardan vazgeçerdi ve benzinli arabalarımızı kullanmaya devam ederdik.