İnsan dünyaya gelirken onu ilk anne babası karşılar.Kimisi şanslı doğar kimisi de küçük yaşta hayata atılır.O küçük yaşında hayatla mücadele eder ;çocukluğu çalışıp para kazanmak için heba olur.Büyüdükçe isyan etmeye başlar içindeki boşluğu sevgi özlemi daha fazla içinde tutamayarak isyan eder durur ama onu susturmaya çalışırlar.Ne kadar sevgiye ihtiyacı varken onun öyle bir hakkı yokmuş gibi davranıyorlar.
Tek suçu dünyaya gelmek miydi? O isyanla farkedilmesini sevilmek istediğini haykırıyordu.Bu çığlığı susturmaya istediler.Çünkü kendileri sevgi görmemiş sevilmemiş nasıl sevebilirler ki başkasını o çığlığı duymak istemediler. Bu dünyanın en sert darbesini yemiş ve yemeye devam ediyordu.Bu dünyaya neden geldiğini anliyamiyordu İnsanların dertleri paraydı.İnsanlar robot muamelesi yapıyor gücü yetene sanki insan değildi karşılarındaki hiç de şikayetçi değillerdi bu düzenden ne kadar sinir bozucu değil mi.?Güçlü olmaya karar verdi.Bir yandan çalışmaya devam ediyordu.İçindeki sesleri susturamıyordu kendini suçlamaya hayatta öfke beslenmeye başlamıştı.İçten içe nasıl çıkacaktı ki bu durumdan yardım istemeyi denedi.Her çaldığı kapı suratına kapanıyordu.Artık kafasındaki sesleri susmuyordu bir çözüm yolu bulması gerekliydi.Ama nasıl kime gidecekti kime derdini anlatacaktı kim yardımcı olacaktı ona kim gibi sorularla kalmıştı bir başına.Niye sevmediler ki sevselerdi ne olurdu dünyanın sonu mu gelecekti sanki.Büyük bir sessizlik içini kapladı sessizlik çok şey anlatıyordu.Artık konuşmuyor gülmüyordü sadece öylesine yaşıyordu insan kendi sesine yabancı olur mu?artık sesi yabancılaşmıştı ona ne yapacaktı? nasıl yaşayacaktı kendi bile bilmiyordu artık kimse onu anlamıyordu. Anlamaya çalışmadılar bile onun da hakkı değil miydi gücü, makamı,parası olmadığı için mi bu haldeydi? Biz ne zaman insanlığımızı kaybettik diye soracak olursak biz