Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Normalde aşina olduğumuz 3 uzaysal (uzamsal) boyutu bilirsiniz: En, yükseklik, derinlik... Sol-sağ, ileri-geri, yukarı-aşağı... Daha bilimsel tabiriyle x, y, z... Buna, 4. boyut olarak bilinen zaman boyutunu... Daha fazla göster
Normalde aşina olduğumuz 3 uzaysal (uzamsal) boyutu bilirsiniz: En, yükseklik, derinlik... Sol-sağ, ileri-geri, yukarı-aşağı... Daha bilimsel tabiriyle x, y, z... Buna, 4. boyut olarak bilinen zaman boyutunu da eklersek, modern fiziğe ulaşıyoruz. Bu konularla ilgili bilgilerinizi tazelemek için Genel Görelilik Kuramı'nı okuyabilirsiniz. Konuya daha basit bir giriş içinse buradaki yazımıza göz atabilirsiniz.
Ancak fiziğin en büyük ve meşhur problemi şu: Kara delikler, yıldızlar ve gezegenler gibi çok büyük cisimlerin fiziği olarak bilinen Görelilik Teorisi ile, atom altı parçacıklar gibi çok küçük cisimlerin fiziği olan Kuantum Fiziği, daha spesifik olaraksa Kuantum Alan Teorisi arasında bir uyuşmazlık söz konusu. Bunlar, fiziğin iki ayrı alt dalı olarak incelendiğinde harika bir şekilde çalışıyorlar; ancak birbirleriyle bütünleşik olarak incelenmeye çalışıldığında çok ciddi problemler çıkıyor. İşin özünde, iki teori birbiriyle uyumlu değil gibi gözüküyor.
Aşağıda verdiğimiz görselde, Charles Robert Darwin'in Türlerin Kökeni isimli kitabına eklediği tek görseli görebilirsiniz. Gerçekten de, Köken'i okuyacak olursanız, 600 civarı sayfalık kitapta sadece... Daha fazla göster
Aşağıda verdiğimiz görselde, Charles Robert Darwin'in Türlerin Kökeni isimli kitabına eklediği tek görseli görebilirsiniz. Gerçekten de, Köken'i okuyacak olursanız, 600 civarı sayfalık kitapta sadece bu figürü göreceksiniz. Bu, Darwin'in Evrim Kuramı'nın bilim camiasına ve tüm insanlığa ilanı sırasında kullanmayı seçtiği tek görseldir. Bu yüzden, birçok şeyi anlatması beklenir ki gerçekten de öyledir.
Evrimle ilgili düşülen en yaygın hata, türlerin birbirlerine dönüştüğünün sanılmasıdır. Hele ki bu hataya daha da sık olarak aynı dönemde yaşamış türlerin birbirlerine dönüşümü, yani "zincirsel" bir evrim olarak düşülmektedir. Eğer şu görselimize bakacak olursanız, bu durum oldukça net izah edilmektedir. Evrim zincirsel bir süreç değildir; dallanarak ilerleyen ve bir "ağaç" ile sembolize edilebilecek bir süreçtir.
Rocket Lab, Ulusal Keşif Ofisi için Virginia'dan ikinci bir fırlatma gerçekleştirdi. Electron roketi, Virginia Wallops Adası'ndaki Fırlatma Kompleksi 2'den havalanarak NROL-123 adlı gizli bir görevi başarıyla tamamladı. Fırlatma, sorunlar nedeniyle bir süre ertelendikten sonra gerçekleşti. Bu, Rocket Lab'in ABD'deki ilk fırlatma sahası olan Fırlatma Kompleksi 2'deki dördüncü fırlatması oldu. Rocket Lab ayrıca Neutron roketi için Fırlatma Kompleksi 3'ün bu yılın sonuna kadar hazır olmasının planlandığını... Daha fazla göster
Rocket Lab, Ulusal Keşif Ofisi için Virginia'dan ikinci bir fırlatma gerçekleştirdi. Electron roketi, Virginia Wallops Adası'ndaki Fırlatma Kompleksi 2'den havalanarak NROL-123 adlı gizli bir görevi başarıyla tamamladı. Fırlatma, sorunlar nedeniyle bir süre ertelendikten sonra gerçekleşti. Bu, Rocket Lab'in ABD'deki ilk fırlatma sahası olan Fırlatma Kompleksi 2'deki dördüncü fırlatması oldu. Rocket Lab ayrıca Neutron roketi için Fırlatma Kompleksi 3'ün bu yılın sonuna kadar hazır olmasının planlandığını belirtti.
Bir nükleer reaktör, belirli elementlerin atomlarının parçalanmasından kaynaklanan enerji salınımı sürecini kontrol eder. Bir nükleer güç reaktöründe açığa çıkan enerji, elektrik üretmek üzere buhar elde... Daha fazla göster
Bir nükleer reaktör, belirli elementlerin atomlarının parçalanmasından kaynaklanan enerji salınımı sürecini kontrol eder. Bir nükleer güç reaktöründe açığa çıkan enerji, elektrik üretmek üzere buhar elde etmek için ısı olarak kullanılır. Bir araştırma reaktöründe asıl amaç, çekirdekte üretilen gerçek nötronları kullanmaktır. Çoğu deniz reaktöründe ise buhar, itici güç olarak doğrudan bir türbini çalıştırır.
Elektrik üretmek için nükleer enerji kullanma prensipleri çoğu reaktör türünde aynıdır. Yakıt görevi gören atomların sürekli bölünmesinden açığa çıkan enerji, gaz veya suya ısı olarak transfer edilir ve çoğu fosil yakıt tesisinde olduğu gibi, elektrik üreten türbinleri çalıştıracak olan buharı üretmek için kullanılır.
Bir hologram görmek istiyorsanız, cüzdanınızdan çok daha uzağa bakmanıza gerek yok. Çoğu sürücü belgesinde, kimlik kartında ve kredi kartında hologramlar kullanılmaktadır. Araç kullanmak veya kredi kartı... Daha fazla göster
Bir hologram görmek istiyorsanız, cüzdanınızdan çok daha uzağa bakmanıza gerek yok. Çoğu sürücü belgesinde, kimlik kartında ve kredi kartında hologramlar kullanılmaktadır. Araç kullanmak veya kredi kartı kullanmak için yeterince büyük değilseniz, evinizin etrafında yine de hologramlar bulabilirsiniz. Bunlar CD, DVD ve yazılım paketinin bir parçasıdır ve "resmi ürün" olarak satılan hemen hemen her şeyin üzerinde bulunurlar.
Sahteciliği daha da zorlaştıran bu hologramlar, ne yazık ki pek etkileyici değildir. Renk ve şekillerdeki değişiklikleri ileri geri hareket ettirdiğinizde görebilirsiniz; ancak genellikle sadece ışıltılı resimler veya renkli lekeler gibi görünürler. Film ve çizgi roman kahramanlarının yer aldığı hologram oyuncaklar bile, hayret verici 3 boyutlu görüntülerden çok, yeşil fotoğraflara benzeyebilir.
Bilim, en küçük atomaltı parçacıklardan en büyük galaksi kümelerine kadar, fiziksel ve doğal dünyanın yapısını ve davranışlarını gözlem ve deney yoluyla, sistematik bir şekilde inceleyen, entelektüel... Daha fazla göster
Bilim, en küçük atomaltı parçacıklardan en büyük galaksi kümelerine kadar, fiziksel ve doğal dünyanın yapısını ve davranışlarını gözlem ve deney yoluyla, sistematik bir şekilde inceleyen, entelektüel ve pratik bir faaliyet olarak tanımlanabilir.[1] Bilim, Evren'e, parçalarına ve varsa ötesine dair genel gerçekleri ve temel yasaları öğrenme yolunda çıkılan bir yolculuk; bir veri toplama, değerlendirme ve öngörü aracı olarak da düşünülebilir. Bir diğer deyişle bilim, doğal dünyada olan biteni ve bunların nasıl işlediğini öğrenmenin bir yoludur; bu bakımdan bilim, pul koleksiyonu yapmak gibi gerçekleri toplamaktan ibaret değildir; onları açıklayıp, anlamayı da hedefler.[2]
Çalışma biçimine yönelik yapılacak bir diğer tanımla bilim, olguları açıklamaya çalışan, bir yanıyla eylemsel (gözlem, deney, sayım, ölçme vb.), öbür yanıyla zihinsel (kavram, hipotez, indüktif ve dedüktif çıkarım) bir etkinliktir. Bilim, olgudan kurama gider. Bilim olgular hakkında doğrulanabilir kuramlar geliştirir.
Makroevrim nedir? Neden önemlidir? Makroevrimsel düşünce, primat evriminin modellerini yorumlamaya nasıl yardım eder?Yaşam ağacında, hepsinin ortak bir ataya bağlandığı birçok dal vardır ve ağaç üzerindeki... Daha fazla göster
Makroevrim nedir? Neden önemlidir? Makroevrimsel düşünce, primat evriminin modellerini yorumlamaya nasıl yardım eder?
Yaşam ağacında, hepsinin ortak bir ataya bağlandığı birçok dal vardır ve ağaç üzerindeki yaşam çeşitliliği evrimsel süreçlerden kaynaklanmaktadır. Yeryüzündeki yaşamı hiyerarşilere ayırarak düzenlediğimiz gibi, evrimsel süreçler ve modelleri için de aynısını yapmak istiyoruz. Bu nedenle, birçok bilim insanı, aralarındaki ayrım biraz yapay olsa da, evrimin mikroevrim ve makroevrim olarak iki ayrı hiyerarşik sürece ayrılabileceğini önermektedir. Mikroevrim, türlerin gen havuzlarındaki alellerin frekanslarını değiştiren mekanizmaları tanımlar (Rexnick & Ricklefs 2009). Bu mekanizmalar mutasyon, göç, genetik sürüklenme ve doğal seçilimi kapsar. Teori, bu süreçlerin etkilerinin zaman içinde biriktiğini ve bazen de popülasyonların ayrışmasına ve yeni türlerin doğmasına neden olabildiğini ileri sürmektedir. Buna karşılık, makroevrim geniş zaman dilimleri boyunca yaşam ağacı üzerindeki modelleri büyük bir ölçekte tanımlar. Denge, kademeli değişim, hızlı değişim, adaptif radyasyonlar, nesil tükenmeleri, iki veya daha fazla türün birlikte evrimi ve türler arasındaki genetik özelliklerde yakınsak evrim (convergent evolution) sadece birkaçı olmak üzere, yaşam ağacında büyük ölçekte birçok farklı model gözlemlenebilir (Görsel 1). Makroevrimsel çalışmalar, sonuçlarını çoğunlukla fosil buluntularından elde eder. Fosiller yeni yaşam formlarının ortaya çıkışını, coğrafi dağılımlarının zaman içinde nasıl değiştiğini ve sonunda nesillerinin ne zaman tükendiğini belgelemektedir. Buna karşılık, mikroevrimsel değişimler genelde fosil buluntularından gözlenemez, çünkü türlerin kendi içindeki evrimsel değişimleri yöneten süreçlerin çok daha kısa zaman ölçeklerinde gerçekleştiği düşünülmektedir. Bu nedenle, makroevrim, tür seviyesinin üzerindeki evrimsel modelleri açıklamaya odaklanmıştır (Rexnick & Ricklefs 2009) ve bu konuda çalışan araştırmacılar, bu modelleri açıklayan temel ilkeleri araştırmaktadırlar.
Evrimsel süreçte tüm türler, sürekli olarak ciddi evrimsel değişimler geçirmek zorunda değildirler. Kimisi gerek çevre şartlarının fazla değişmemesi, kimisi gerek çevre değişse bile bu değişimin o türü... Daha fazla göster
Evrimsel süreçte tüm türler, sürekli olarak ciddi evrimsel değişimler geçirmek zorunda değildirler. Kimisi gerek çevre şartlarının fazla değişmemesi, kimisi gerek çevre değişse bile bu değişimin o türü çok fazla etkilememesi, kimisi ise basitçe popülasyon içerisinde yeterli çeşitlilik bulunmamasından ötürü genel olarak türlerin evrimsel değişim hızının ortalamasına göre yavaş değişirler. Hatta bazı türler, oldukça nadir olsalar da, milyonlarca yıl boyunca dışarıdan gözle görülebilir fiziksel değişimler geçirmeden günümüze kadar ulaşabilirler.
Bu demek değildir ki o canlı evrimleşmemektedir. Elbette evrimleşir. Ancak mikro düzeyde, popülasyon genetiği çerçevesinde gerçekleşen bu değişim (mikroevrim), gözle görülür fiziksel değişimlere (makroevrim) neden olacak kadar şiddetli ve kapsamlı değil demektir. İşte bu şekilde fiziksel olarak kısmen daha az değişerek günümüze gelen türlere yaşayan fosil adını veririz.
Nötronların keşfinin kökenlerini ise 1930 yılında Alman nükleer fizikçi Herbert Becker ve Walther Bothe'nin çalışmalarına kadar takip etmek mümkündür. Bu ikili, polonyum atomundan saçılan alfa parçacıklarının kısmen daha hafif olan lityum, berilyum veya bor gibi elementler üzerine düştüğünde radyasyon ürettiğini gözlemiştir. Bu penetre edici radyasyon, elektrik alandan etkilenmiyordu ve dolayısıyla bir çeşit gama ışını olduğu düşünüldü.1932 yılında Fransız bilim insanları Frederic Joliot-Curie ve... Daha fazla göster
Nötronların keşfinin kökenlerini ise 1930 yılında Alman nükleer fizikçi Herbert Becker ve Walther Bothe'nin çalışmalarına kadar takip etmek mümkündür. Bu ikili, polonyum atomundan saçılan alfa parçacıklarının kısmen daha hafif olan lityum, berilyum veya bor gibi elementler üzerine düştüğünde radyasyon ürettiğini gözlemiştir. Bu penetre edici radyasyon, elektrik alandan etkilenmiyordu ve dolayısıyla bir çeşit gama ışını olduğu düşünüldü.
1932 yılında Fransız bilim insanları Frederic Joliot-Curie ve Irene Joliot-Curie (ki ikincisi, Marie Curie'nin kızıdır), bu ilginç penetre edici radyasyonun hidrojence zengin parafin mum üzerine düşmesi halinde yüksek enerjili (~5 MeV düzeyinde) protonlar ürettiğini gözlemiştir. İtalyan fizikçi Ettore Majorana, atom çekirdeğinde nötr parçacıklar olduğunu ve bunların radyasyonun protonla etkileşme biçiminden sorumlu olduğunu ileri sürdü; ancak o da bunu deneysel olarak gösteremedi.
Tüm Reklamları Kapat
1920 yılında Ernest Rutherford da atom çekirdeğinde nötral parçacıklar olabileceğini ileri sürmüştü: Ona göre bu nötr yüklü parçacıklar, birbirine yapışmış bir proton ve elektrondan oluşuyordu ve atomun çekirdeğinde yer alıyordu. Bu nötral parçacıklardan söz etmek için "nötron" sözcüğünü ileri sürdü; ancak bu yapıların varlığını o da deneysel olarak gösteremedi.
Gerçekten de nötronlar, protonlarla beraber atomun çekirdeğinde bulunurlar. Kimyanın erken zamanlarında çekirdekte sadece protonların olduğu tahmin ediliyordu. Fakat çekirdeğin için sadece (+) yüklü protonlar bulunursa bunlar birbirlerini büyük bir kuvvetle iteceklerdi. Bu yüzden protonların yanında, onların bir arada kalmasına yardımcı olacak parçacıkların olduğu tahmin edildi. Bu parçacıkların gerçekten de var olduğunu, Ernest Rutherford'un yanında doktora öğrencisi olarak çalışan James Chadwick, 1932 yılında keşfetmiştir.
Bunu başarabilmek için, bir polonyum kaynağında ürettiği alfa radyasyonu berilyum tabakasına ateşlemiştir. Böylece yüklü olmayan, penetre edici radyasyon üretmişti. Bu radyasyonu bolca hidrojen içeren bir hidrokarbon olan parafin mum üzerine düşüren Chadwick, protonların saçıldığını gözlemiştir. Bu özgür bırakılan protonların niteliklerini ve diğer atomlarla etkileşimini inceleyen Chadwick, bu parçacıklardan bir kısmının protonlar gibi yüklü olmadığını, ancak proton ile kabaca aynı kütleye sahip olduğunu gözlemiştir. İşte bunlara "nötron" adı verilmiştir.
441 görüntülenme
Bu cevabın içeriği ve doğruluğu, Evrim Ağacı editörleri tarafından kontrol edilmiş ve onaylanmıştır.
Alemdağ Ormanı (41°3'57"N 29°13'10"E). Genellikle çayır ve yamaçlarda gözlemlenir. Mart ayı başında çiçeklenmeye başlar ve Nisan sonuna kadar devam eder. Çiçekleri beyazdır. Gri - yeşil ince şeritlere sahip olabilir. Yerden çok fazla yükselmezler. Yaprakları şerit şeklindedir. Genellikle toplu çiçek açarlar.
Dinozorların ve diğer hayvanların fosilleri genelde bütün halde korunmuş olarak bulunmuyor maalesef. Çünkü bazı parçalar fosilleşirken diğerleri zamanla çürüyüp gidiyor. Bazen bulunan fosiller bu yüzden... Daha fazla göster
Dinozorların ve diğer hayvanların fosilleri genelde bütün halde korunmuş olarak bulunmuyor maalesef. Çünkü bazı parçalar fosilleşirken diğerleri zamanla çürüyüp gidiyor. Bazen bulunan fosiller bu yüzden aşırı kötü durumda olabiliyor. Bilim insanları da canlıları ellerinde ne varsa ona göre düşünüyorlar. Karşılaştırmalı anatomi gibi bilimler de soyu tükenmiş canlıların neye benzediklerini öğrenmemiz açısından aşırı önemli. Tabi bazen hatalar yapılıyor ve bilim insanları soyu tükenmiş canlıları normalde olduklarından apayrı bir şey gibi düşünüyor.
Therizinosaurus gerçekte çok tuhaf bir dinozor. Kendisi Therizinosauridae familyasının en büyük üyesidir. Geç Kretase'de Asya'da yaşamıştır. Therizinosauridae familyası theropodlar arasındadır. Buna rağmen bu familyadan gelen dinozorlar theropodların büyük çoğunluğu gibi etobur değil otoburdur. Therizinosaurus aynı zamanda sahip olduğu devasa tırnaklarla da bilinir. Ayrıca bu familyada sınıflandırılan her türün tüylü olduğu düşünülmekte.
Öncelikle harika bir çevirisi olduğunu söylemem gerek. Uzun yıllardır bu konularda çalışan Esra Kartal Soysal hocanın emeğine sağlık. Kitap geleneksel bir kabul olan indirgemeci, genetik temelli paradigmaya karşı etkileşimlerin, örüntülerin, süreçlerin hakim olduğu dinamik bir biyoloji anlayışı sunuyor. Bu bağlamda epigenetik, çevre etkileri, aşağı-yukarı nedensellik, Lamarkçılık gibi konulara özgün bir bakış açısıyla değiniliyor. Biyolojik sistemler ve müzik, müzisyenler arasında hoş bir alegori... Daha fazla göster
Öncelikle harika bir çevirisi olduğunu söylemem gerek. Uzun yıllardır bu konularda çalışan Esra Kartal Soysal hocanın emeğine sağlık.
Kitap geleneksel bir kabul olan indirgemeci, genetik temelli paradigmaya karşı etkileşimlerin, örüntülerin, süreçlerin hakim olduğu dinamik bir biyoloji anlayışı sunuyor. Bu bağlamda epigenetik, çevre etkileri, aşağı-yukarı nedensellik, Lamarkçılık gibi konulara özgün bir bakış açısıyla değiniliyor. Biyolojik sistemler ve müzik, müzisyenler arasında hoş bir alegori kurulup keyifli bir anlatım tercih edilmiş.
Kitaptan özellikle paylaşmak istediğim bir bölüm var.
Genomun organizmadaki işlevi bir bilgisayar algoritması gibi tastamam belirlenmiş bir süreci takip etmek midir ya da doğa bunu yapmak zorunda mıdır? Doğanın yaptığı şey daha çok bir bestekarın metoduna benzer. İşinin ehli bir müzisyen bir parçanın yeniden yaratılması ve yorumlanmasına imkan tanıyacak yeterli bilgiyi kaydeder, geri kalanını ise verili kabul eder. Yani anlaşılan şudur ki gerekli olan, doğru ortamda gereksinim duyulan şeyleri tetikleyecek bir veri tabanıdır.
Hoşuma giden bir diğer örneği de paylaşmak istiyorum. Noble'a göre doğa tıpkı Adem'in nesnelere isim vermesi gibi her bir gene de bir işlev vermemiştir. Muhtemel işlevsel kombinasyonları eleye eleye keşfetmiştir. Yani genler ve proteinler tıpkı lego parçaları gibi duruma göre diğer öğelerle etkileşerek yeni kombinasyonlar oluşturmuştur
Her ne kadar bazen müzik üzerinden aşırım yorumlar ve zorlama benzetmeler yapılmış olsa da konuya ilgisi olan herkesin muhakkak okuması gereken bir kitap. Tavsiye ederim.
Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı
görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş... Daha fazla göster
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim
Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç
katın.
Evrim Ağacı Akademi (ya da kısaca EA Akademi), 2010 yılından beri ürettiğimiz
makalelerden oluşan ve kendi kendinizi bilimin çeşitli dallarında eğitebileceğiniz bir
çevirim içi eğitim girişimi! Evrim Ağacı Akademi'yi
buraya tıklayarak görebilirsiniz. Daha
fazla bilgi için buraya tıklayın.
Etkinlik & İlan
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya
bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu
var?
Etkinlik & İlan Platformumuzda
paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Podcast
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından
seslendirildiğini
biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast
Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify,
iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.
Türkiye'de bilimin gelişimi için 2024'te de Evrim Ağacı'nı destekleyin!
Bu yıl sayfamızda gezdiniz.
Türkiye'nin en büyük bilim platformu olarak, 2024'te de bilim iletişimini güçlendirmeye devam etmek istiyoruz. Evrim Ağacı, sizin gibi bilimseverlerin desteğiyle büyüdü ve büyümeye devam ediyor. Sizlerin maddi desteği bizim için çok değerli. 2024 yılında da bu destekle bilimi daha geniş kitlelere yayabiliriz. Tek seferlik destek olun veya daha iyisi, aylık destekçilerimiz
arasına şimdi katılın.
“
Yeni bir bilimsel gerçek, karşıtlarını ikna edip onların ışığı görmesini sağlamakla bir zafer kazanmaz. Daha ziyade, bu karşıtlar nihayetinde ölürler ve yeni nesiller, gerçeklere alışık olarak büyür.” Max Planck
Bilim İçin 30 Saniyeniz Var mı?
Evrim Ağacı, tamamen okur ve izleyen desteğiyle sürdürülen, bağımsız bir bilim
oluşumu.
Ücretsiz bir Evrim Ağacı üyeliği oluşturmanın çok sayıda
avantajından
biri, sitedeki reklamları %50 oranında azaltmak (destekçilerimiz arasına katılarak
reklamların %100'ünü kapatabilirsiniz). Evrim Ağacı'nda geçirdiğiniz zamanı
zenginleştirmek için, sadece 30 saniyenizi ayırarak üye olun (üyeyseniz, giriş
yapmanızı tavsiye ederiz).