Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

İnsanlarda Konuşmanın Evrimi Üzerine...

İnsanlarda Konuşmanın Evrimi Üzerine...
15 dakika
17,332
Evrim Ağacı Akademi: İnsan Evriminde Özel Konular Yazı Dizisi

Bu yazı, İnsan Evriminde Özel Konular yazı dizisinin 11. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Gen Benzerliği (Genetik Benzerlik) Nedir? İnsan Genomu, Diğer Canlılara Ne Kadar Benzer?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

İnsanların konuşma yetisindeki evrimi anlamak için, öncelikle ses ve vokalizasyon özelliklerini tanımamız gerekmektedir. Bu konuyla ilgili daha önceden detaylı bir yazımız bulunmaktadır, bu yüzden öncelikle bu yazımızı okumanızı önemle tavsiye ederiz: Duyular - 3: Duyma (İşitme) ve Ses Çıkarma (Vokalizasyon)

Şimdi, eğer ki canlıların nasıl ve ne yollarla ses çıkarabildiğini anladıysak, yukarıdaki yazımızda da kısaca değindiğimiz, ancak burada daha detaylandırmak istediğimiz insan türünde konuşmanın evrimi konusuna göz atmak istiyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

Daha önceden de bahsettiğimiz gibi, konuşmanın evrimi çok geniş bir araştırma konusudur ve yüzyıllardır gerek filozoflar, gerekse de bilim insanları tarafından araştırılmaktadır. Çünkü şüphesiz ki insanda bilgi aktarımının ve üretiminin bu kadar üst düzeyde olabilmesini sağlayan, daha önemlisi zekamızı etkili bir biçimde kullanabilmemizi sağlayan yetimiz, konuşma yetimizdir. Konuşma yetimiz sayesinde bu kadar geniş ve dinamik bir sosyal yapıya sahibiz ve unutmayınız ki insanın evrimindeki en önemli kilit taşlarından biri, bu sosyal yapının ayakta tutulabilmesidir. Ne yazık ki bu kadar geniş çaplı ve uzun süreli araştırmalara rağmen halen konuşmanın tam olarak ne zaman evrimleştiği ve nasıl evrimleştiğine dair kesin bir cevap bulunmamaktadır. Buna karşılık yapılan çalışmalar, her geçen gün daha güçlü ve net cevaplara yakınlaşmamızı sağlamaktadır. Burada, biraz bu konulardan bahsedeceğiz.

Konuşma ve ses çıkarma, evrimsel süreç açısından soyut kaldığı için ne yazık ki eldeki veriler oldukça sınırlıdır. Zira sese dair bir fosil bulunamayacağı gibi, canlıların çıkardıkları seslerin türlerine yönelik doğrudan bir veriye ulaşmak çok güçtür. Ne var ki bilim insanları bu konuda umutsuzluğa kapılmazlar, zira bu kadar derecede evrimleşmiş bir yapıyı desteklemek için bir canlıda evrimsel süreç içerisinde gelişmesi gereken yapılar da oldukça belirgin ve özeldir. Bu sebeple bu fiziksel yapılara dair izler ve veriler, konuşmayla ve diğer canlılardaki ses çıkarmayla ilgili sayısız bilgiye ulaşmamızı sağlamaktadır. Ayrıca yine, Evrimsel Biyoloji'nin bilim dünyasını aydınlatan ışığı sayesinde, bu bilim dalının alt başlıklarının bizlere verdiği bilgilerle, konuşmanın nasıl evrimleştiğine dair çok daha kapsamlı bilgilere ve kuramlara ulaşabiliyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

Burada, belki de akla gelen ilk soru şudur:

İletişim Kurmak, Ses Çıkarmak (Vokalizasyon), Konuşmak ve Dil Arasındaki Fark Nedir?

Bu soru, çok uzun zamandır bilim insanlarının akıllarını kurcalamaktadır ve bu soruya birçok farklı açıdan yaklaşarak, birçok farklı cevap verilmiştir. Bir aslan sürüsü de kükreme ve tıslamalarla birbiriyle iletişim kurabilir; ancak hiçbir aslanın -ve diğer hayvanların da- insan kadar karmaşık ses düzeninde iletişim kurulabildiği görülmemiştir. Ayrıca, eminiz ki hiçbir okurumuz hayvanlar arası iletişimi "konuşma" olarak değerlendirmeyecektir. Peki işin aslı nedir?

Bilimsel anlamda bakıldığında iletişim kurma (İng: communication) ikiden fazla canlı arasında bilgi akışının sağlandığı her durum ve bu süreçte kullanılan her yöntemi kapsar ve tüm bu işlemlerin genel adıdır. Yani canlılar, birbirleriyle sadece ses yoluyla değil, aynı zamanda yazılı, jestlere dayalı, mimiklere dayalı, kimyasal ve benzeri birçok şekilde iletişim kurabilirler. Bilginin belirgin bir yöntem olarak ses çıkarma ile kurulmasına ise vokalizasyon adı verilmektedir; yani ses çıkarma, iletişimin sadece bir kısmıdır. Öte yandan bilimsel açıdan konuşma (İng: speech), ses çıkarma için kullanılan birçok sistemden sadece biridir (ve belki de en karmaşık olanıdır). Yani bilindiği kadarıyla sadece insanlarda bulunan bu yetenek, özelleşmiş bir vokalizasyon tipinden ibarettir. Kısaca konuşmak için vokalizasyon ve dolayısıyla iletişim kurmak gerekirken, iletişim kurmak için vokalizasyona veya konuşmaya gerek yoktur. Bu olguları, sırasıyla birbirinin alt kümesi olarak görebiliriz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Daha detaylarına indiğimizde konuşmanın ve dil olgusunun, insanların bu "özel" evrimini anlamada önem kazandığını görmekteyiz. Dil, konuşmanın özel bir türüdür ve konuşma yetisinden ayrı düşünülemez. Genel olarak dil, konuşma sistemlerinin her birine verilen isimdir. Yani burada bir alt küme daha ekleyerek, konumuzu özelleştiriyoruz. Daha net anlamak için şöyle bir yöntem kullanabiliriz:

  • İki canlının iletişim kurabilmeleri için, mutlaka iki canlıda da ortak bir iletişim yönteminin bulunması ve tarafların bunu anlaması gerekmektedir (sesli, görsel, kimyasal, yazılı gibi). 
  • İki canlının birbiriyle vokalizasyon aracılığıyla, ses çıkararak iletişim kurması için, iki canlıda da özellikle ses dalgalarını üretebilecek ve algılayabilecek yapıların bulunması gerekmektedir. Ancak bu, iki canlının iletişim kuramayacağını göstermez; çünkü aynı canlılar, ses haricinde başka yöntemlerle iletişim kurabilirler.
  • İki canlının birbiriyle konuşarak iletişim kurabilmeleri için, ikisinin de ortak bir dili biliyor ve anlıyor olması gerekmektedir. İki canlının ortak bir dili bilmiyor olması, onların konuşarak iletişim kurmaları için engeldir; ancak vokalizasyon ile (ses çıkararak) iletişim kurmaları için engel değildir. Benzer şekilde, aynı dili bilmiyor olmaları, iletişim kuramayacakları anlamına da gelmez, zira ses ile olmasa bile, başka yöntemlerle iletişim kurabilirler.

Konuşmanın Evrimine Genel Bakış

Yukarıdaki paragrafları okuyan biri, konunun özüne dair temel soruları ve bazı cevapları fark etmiş olacaktır diye düşünüyoruz. En basitinden bu hiyerarşik ilişki sayesinde bu olguların evrimleşme sırasını anlamış olmaktayız. İlk olarak canlılar arasında belirli iletişim yöntemleri evrimleşmiş olmalıdır. Bu yöntemler, canlılığın cansızlıktan evriminden itibaren zaten gelişmeye başlamıştır. Bunların başında da kimyasal iletişim gelmektedir. Ancak bu yöntem, sonrasında çok daha karmaşık bir hal almıştır ve bu karmaşıklaşmayı anlamanın tek yolu Evrimsel Biyoloji açısından konuya bakış atmaktır.

Canlılar, birbirleriyle iletişim kurmak amacıyla birçok yöntem kullanırlar demiştik; ancak bunlardan en etkili olanlarından biri, ses çıkarmaktır. Bir arkadaşınıza, bir şey anlatmak istediğinizi; ancak konuşamadığınızı ve hatta ses çıkaramadığınızı düşünün. Hatırlayın ki ses çıkarmamak, iletişim kurmak için bir engel değildir. Örneğin bilgisayarın fişini, prize takmasını istediğinizi anlatacaksınız diyelim. Bu imkansız değildir; ancak ses olmaksızın zordur, en azından bu kadar basit bir işlemi bile yapmak zaman alır: Eğer ki işaret parmağınızla bilgisayarı işaret edecek olursanız, iletişim kısıtlı bir miktarda gerçekleşmiş olur, arkadaşınız, bilgisayarı görür; ancak ne yapmak istediğinizi anlayamaz. Dolayısıyla bir sonraki adıma geçmeniz gerekir: Hemen sonrasında, fişi işaret ederseniz, arkadaşınızın geçmişteki bilgileri dahilinde daha detaylı ve net bir bilgi iletişimi sağlamış olursunuz. En azından bu iki hareket sonucunda arkadaşınız, bilgisayarın fişiyle, yani daha spesifik bir konuyla ilgilendiğinizi anlamış olur. Daha önemlisi, bilgisayarın fişini işaret ettikten sonra, arkadaşınızın hemen arkasında duran prizi işaret edecek olursanız, artık iletişim tamamlanmış olur. 

İşte araştırmacılar, vokalizasyonun, sonrasında ise konuşmanın bu gibi yakın iletişimsel yolları hızlandırmak amacıyla evrimleştiğini düşünmektedir. Çünkü ses, 20 santigrat derecelik bir havada, saniyede ortalama 343 metrelik bir hızla ilerler. Dolayısıyla canlıların belli bir mesafe dahilinde çok seri bir şekilde iletişim kurabilmesi, ses sayesinde mümkün olabilir. Üstelik ses, dalgalar halinde yayıldığı ve toplayıcı organlar (kulak kepçesi gibi) sayesinde yansıtılarak odaklanabilmesi evrimsel açıdan çok da zor olmadığı için, kimi zaman görsel iletişime göre bile avantajlıdır. Zira görsel iletişimde ışık, doğrusal bir yol izleyerek göze ulaşmak zorundadır ve önüne çıkan engelleri her zaman aşamaz. Ses ise, aradaki engellerin içerisinden ve çevresinden bile yayılarak iletişimi tamamlayabilir.

Aşağıdaki fotoğrafta, ses dalgalarının oluşumu, yayılımı ve toplanması/algılanması görülmektedir:

Tüm Reklamları Kapat

Burada ise ses dalgalarının yayılımı sırasında karşılaşılan engelleri, dalgaların nasıl yansıyarak aşabildiği görülmektedir:

Aslında fiziksel açıdan bakıldığında, aynı durum ışık için de geçerlidir; ancak ne yazık ki evrim ve evrimsel süreçler sonucu oluşan canlılar mükemmel olmadığı için, insan türü de mükemmel değildir ve gözlerimiz (ve bilinen diğer hayvanların da gözleri), bu yansıyan ışıklardan ve fotonlardan bilgi alacak kadar hassas değildir. Dolayısıyla ses, evrimsel süreçte görmeye göre son derece avantajlı bir iletişim yolu olmuş olabilir.

Canlıların ilk olarak ne zaman ses çıkardıklarını tam olarak bilemiyoruz. Ancak yapılan güncel araştırmalar, ses çıkarmanın kökenlerinin oldukça eski olduğunu göstermektedir. Örneğin National Geographic'in 17 Temmuz 2008'de yaptığı bir araştırma haberine göre, Cornell Üniversitesi'nden Prof. Dr. Andrew Bass, canlıların beyinlerinde ses çıkarmayı kontrol eden ortak bölgelerin (ki buna "ses çıkarma devresi" adını veriyoruz) günümüzden 400 milyon yıl öncesinde yaşayan balık atalara kadar ulaştığını ortaya koymuştur. Science dergisinde yayınlanan araştırma yazısına göre ses çıkarmayı başaran ilk atalarımız balon balıklarıyla olan ortak atalarımızdır. Yine araştırmacılar, köpekbalıkları ve akrabalarının ses çıkaramamalarına rağmen, bu türlerin beyinlerinde halen ses çıkarmaya yarayan, işlevsiz bölgelerin bulunduğunu belirtmektedirler. Buradaki önemli nokta, kıkırdaklı balıklar ile kemikli balıkların ortak atalarının çok önceden ayrılmış olmasıdır. Buna rağmen, köpekbalıklarında bulunan işlevsiz ses devreleri daha detaylı analiz edilebilirse, canlıların ilk defa ne zaman ses çıkardıklarına dair bilgilerimiz daha da netleştirilebilir.

Ses Çıkarmayı "Konuşma" Yapan Nitelikler Nelerdir?

Ses çıkarmanın evrimi başarıldıktan sonra, aslında konuşmanın evrimi çok da anlaşılmaz değildir. Ancak burada kilit nokta, tıpkı insanın zeka evrimine sebep olan değişik faktörlerin çevresel olarak bir araya gelmesinde olduğu gibi, konuşmanın da evrimine sebep olan unsurların oluşabilmesidir. Eğer ki insan zekasının evrimiyle ilgili yazılarımıza göz attıysanız, zekanın neden insanda bu kadar fazla evrimleşip de, diğer türlerde bu kadar ileri noktalara ulaşmadığını anlamış olmanız beklenmektedir. Konuşma için de benzer ve pek de şaşırtıcı olmayarak zekanın evrimiyle paralel bir evrim süreci söz konusudur.

Tüm Reklamları Kapat

Konuşmanın evrimindeki ilk önemli basamak, ses gruplarını kategorize etmekten geçmektedir. Yani tamamen rastgele ve anlamsız sesler çıkarmadan, paketler halinde anlamlı ve bir dilde olduğu gibi gruplanmış ses dizilerinin üretilmesine geçişin başarılması gerekmektedir. Bu süreci birçok hayvan başarıyla geçmiştir; ancak her türün kendi içerisindeki "dil" anlayışı farklıdır (ve bizim bildiğimiz dillerden elbette ki farklıdır). Örneğin bir goril (ve benzeri birçok maymun olan ve maymun olmayan primat türü), farklı durumlarda farklı sesler çıkarmak konusunda özelleşmiştir. Ancak bu ses gruplarının konuşma olarak sayılamamasının birçok farklı sebebi vardır (ve bu sebeplerin hiçbiri evrensel olarak kabul görmemektedir). Bir grup bilim insanına göre konuşmanın en önemli bileşeni, soru sormaktır. Yani bir tür eğer ki sorular soramıyorsa, o zaman sadece durumsal bir iletişimden bahsedilebilir. Öte yandan soru sormak, sadece iletişim kurmanın da ötesine geçerek bilgi talebinde bulunmayı gerektirmektedir. Diğer hayvanlarda bu durum gözlenemediği için, bu canlıların sesli iletişimine "konuşma denememektedir".

Bir diğer görüşe göre ise, bir sesli iletişimin konuşma sayılabilmesinin tek yolu, onun geçmişe ve geleceğe atıfta bulunmasıdır. İnsan türü, geçmişten ve gelecekten bilgi alıp, bilgi verecek kadar gelişmiş bir türdür. Geçmişteki olaylarla ilgili sözlü iletişime geçebildiği gibi, gelecekte olabilecek olaylara yönelik bilgileri sözlü olarak aktarabilir. Ancak insan dışındaki hiçbir türde, sözlü olarak geçmişe ve geleceğe yönelik sesli iletişimde bulunulduğu görülmemiştir. İnsan dışındaki bütün hayvan türlerinde iletişim (sesli veya sessiz olsun), şimdiki zamana sıkışıp kalmıştır. Burada önemli bir ayrımdan bahsetmemiz gerekir: Canlıların geçmişe ve geleceğe yönelik düşünceler geliştirmesiyle, bunları sesli olarak ifade edebilmeleri farklı konulardır. Birçok primat türü geçmişi ve geleceği anlayıp, buna yönelik davranışlar sergileyebilecek kadar zekidir; ancak insan dışındaki hiçbir maymun türü bunu dillendirecek kadar evrim geçirmemiştir.

Bazı bilim insanları ise ses çıkarmanın gerçekten "konuşma" olarak nitelendirilebilmesi için, seslerin tekrar eden nitelikte olması gerektiğini savunmaktadır. Örneğin hayvanların iletişiminin konuşma olamamasının en birincil sebeplerinden biri, seslerin birbirini tekrar eden şekillerde değil, duruma göre oluşturulan, ancak belli bir aralık içerisinde kalan özellikte olmasıdır. Öte yandan bu görüşe karşı çıkan bilim insanları da vardır, zira insanlarda bile, küçük bir kabilenin dili olsa da Pirahã dilinde sesler birbirini tekrar etmemektedir. 

Her ne olursa olsun, insanın dilinin belli başlı özelliklerinin, diğer canlıların iletişim biçiminden daha farklı, en azından daha gelişmiş ve özelleşmiş olduğunu görmek zor değildir. Peki bu özellikler nasıl kazanıldı ve evrimsel geçmişteki kilit noktalar nelerdi?

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Bedene Dair Set (3 Kitap)

Setin içerisindeki kitaplar:

1-Mikrobiyota: Yaşama Büyüleyici Bir Bakış

2-İnsan Vücuduna Seyahat: Tepeden Tırnağa Bir Büyük Macera

3-Gen: Hayli Kişisel Bir Hikâye

Bilgiler ve Uyarılar:

  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.
Devamını Göster
₺500.00
Bedene Dair Set (3 Kitap)
  • Dış Sitelerde Paylaş

Konuşmanın Evrimindeki Kilit Noktalar

Bu konu da, uzun zamandır bilim insanlarının merceği altındadır. Her ne kadar araştırmalar, bütün noktaları belirleyip, genel bir teori geliştirebilecek kadar sonuç getirmiş olamasa da, bütün araştırmaların vardığı tek bir nokta vardır: Beynin evrimi!

Yine zekanın evrimiyle ilgili yazımızda açıkladığımız gibi, beynin evrimini tetikleyen belli başlı unsurlar olmuştur. Bu unsurlar, insanların evrimi sırasında çevresel olarak etki etmeseydi, belki de hiçbir zaman insan bu kadar zeki bir tür olamayacaktı. Benzer şekilde, bu unsurlar eğer aynı şekilde (veya benzer şekillerde), başka canlı türlerinin üzerine etki etseydi, günümüzde zeki olan türler başka türler olacaktı (veya hiçbir tür zeki olmayacaktı). Ancak doğal süreçlerin etkisi altında, insanın zekasına etki eden bazı unsurlar bir araya geldi ve insan beyni, hızla evrimleşmeye başladı. Bu süreçte, insanı "insan" yapan birçok özellik kazanıldı. İşte konuşma da, bunlardan biridir.

Konuşmayı sağlayan birincil beyin bölgeleri, en üstte verdiğimiz yazımızda da belirttiğimiz gibi Broca Alanı ve Wernicke Alanı denen iki alandır ve bunlar, beynin en dış kabuğunda, yani özellikle insana "insani" özelliklerini katan kabukta bulunur. Aşağıda, bu iki alanı bir arada görmekteyiz:

Bu alanların evrimi, konuşmanın gerçekleşmesi için inanılmaz bir öneme sahiptir; zira Broca Alanı ses biçimlerini kontrol ederken, Wernicke Alanı daha gelişmiş boyutta, kelime dizimi ve cümle bazında anlamlı sesler çıkarılmasını sağlar. Eğer ki bir insanın Broca Bölgesi hasar görürse, o kişinin konuşabilmesi imkansızdır. Öte yandan bir kişinin Broca Bölgesi sağlamken, Wernicke Alanı hasar görürse, kişi sesler çıkarır ve konuşabilir; ancak bu konuşma anlamlı olmaz, sorulara anlamlı cevaplar verilemez ve kişi, bu anlamsızlığı bilinçli olarak fark edemez, sorulara mantıklı cevaplar verdiğini sanar. Yani bizim karmaşık konuşmamız, beynin bu iki bölgesinin dansıyla sağlanır (aşağıdaki görselde bu dansı sağlayan bağlantılar gösterilmektedir) ve bu, tıbbi bilimlerin bize verdiği bir bilgidir.

Tam da beklendiği gibi, Evrimsel Biyoloji açısından incelediğimizde ise, insanın yakın akrabası olan türlerde müthiş bir durumla karşılaşılır: Bu canlıların beyinlerinde, Wernicke Alanı'na karşılık gelen bölge, insanınkinden daha basit yapılıdır ve bu canlıların hemen hiçbirinde insandaki kadar gelişmiş bir Broca Alanı bulunmaz! Bu canlılarda, bunların homologları (eşleri) bulunur; ancak Broca Alanı, oldukça basit yapılıdır (Wernicke Alanı göreceli olarak daha karmaşık ve ileri düzeydir). Yani bu canlıların konuşamaması, beyinlerindeki evrimle, özellikle de Broca Alanı'nın evrimiyle doğrudan alakalıdır diyebiliriz. Örneğin makaklarda (Macaca cinsi), şempanzelerde (Pan cinsi) ve insanlarda (Homo cinsi) bulunan eşlenik bölgeler aşağıda görülmektedir:

Yapılan araştırmalara göre insana giden kolda, konuşmayı ilk başaran türler, iki ayak üzerine kalkmaya başlamalarıyla birlikte Australopithecus cinsleri ve yakın akrabaları olmuştur. Tarih olarak ise 3.5 milyon yıl kadar önce, yani bu cinslerin evriminin en üst noktalarındayken bildiğimiz anlamıyla konuşmaya yakın bir iletişim türünün başladığı düşünülmektedir. Bunun sebebi iki ayak üzerine kalkmanın beraberinde getirdiği kas ve iskelet sistemi değişimlerinin konuşmaya uygun, L şeklindeki ses yolunu evrimleştirmesidir. Ancak yine de bu türlerin konuşma biçimi, asla bizler, yani Homo cinsi kadar ileri düzey olamamıştır. Hatta uzmanlar, oldukça yakın akrabalarımız olan Neandertallerin bile insan kadar karmaşık sesler çıkaramadığı (ve hatta bazı bilim insanları ise konuşamadığı) yönünde veriler sunmaktadırlar. Tüm bu türlerin ses çıkarma ile konuşma arasındaki evrimsel geçişine Hawaii Üniversitesi'nden dilbilim profesörü Derek Bickerton ön-dil adını vermektedir. Bu tanıma göre, tam olarak konuşayan türlerin, tam olarak konuşmak için evrimleştirmesi gereken unsurlar:

  1. Tam gelişmiş bir söz dizimi,
  2. Geçmişe ve geleceğe yönelik referansta bulunabilmek adına çekimler,
  3. Kapalı sistemli bir kelime dağarcığıdır.

Dolayısıyla konuşmanın evrimi gibi soyut gelen bir konuda bile kademeli bir evrimden söz etmek mümkündür.

Yapılan bazı araştırmalar ise, dili tetikleyen olgunun insanların FOXP2 isimli bir alelinde meydana gelen bir mutasyon olduğunu ileri sürmektedir. Ancak sonradan gelen araştırmalar, bu araştırmanın iddialarını biraz sarsmıştır, zira incelemeler, bu mutasyonun Neandertal-Modern İnsan ayrımından önce gerçekleştiğini, dolayısıyla insan konuşmasında doğrudan bir etkisi olamayacağını göstermektedir. 

Sonuç

Tüm bunların ışığında söylenebilir ki, insan dili çok uzun ve karmaşık yollardan geçerek bugünlerine gelmiştir. Konuşma, sosyal bir toplumun, hele ki insan gibi zekaya ve giderek artan karmaşıklığa dayalı sosyal bir toplumun kaçınılmaz bir sonucu olarak doğmuştur, çevresel baskıların etkisi altında evrimleşmiştir. İnsan türü, sosyal yapısına bağımlı olarak evrimleşmiş bir türdür ve dolayısıyla sosyal yapıyı destekleyecek her unsur, evrimsel açıdan korunacaktır. İşte zaten çok eski atalara dayanan ses çıkarma yetisi, giderek karmaşık bir hal almış ve konuşma olarak, daha karmaşık ses paketleri halinde kendini göstermeye başlamıştır. Bu karmaşıklaşmayı, seslerin tekrarlanması ve belirli kurallara göre dizilmesi takip etmiştir ve sonucunda, günümüzdeki diller evrimleşmiştir. Diller, evrimin gözlenmesi açısından çok ilginç örnekler teşkil etmektedirler ve bunu, bir başka yazımızda detaylandırmak istiyoruz. Ancak bu yazımızda, genel olarak konuşmanın geçtiği yolları izah etmeye çalıştık, umuyoruz ki isabetli olabilmiştir. 

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: İnsan Evriminde Özel Konular Yazı Dizisi

Bu yazı, İnsan Evriminde Özel Konular yazı dizisinin 11. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Gen Benzerliği (Genetik Benzerlik) Nedir? İnsan Genomu, Diğer Canlılara Ne Kadar Benzer?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 11
  • Muhteşem! 9
  • Bilim Budur! 5
  • İnanılmaz 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • Umut Verici! 2
  • Merak Uyandırıcı! 2
  • Grrr... *@$# 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 29/03/2024 13:41:32 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/337

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Alan
Astrobiyoloji
Alkol
Yaşanabilir Gezegen
Çekirdek
Tohum
Botanik
Nöron
Makina
Karanlık
Uydu
Aminoasit
Geometri
Sayı
Mantık Hatası
Beyin
Bilişsel
Hominid
Evren
Süt
Araştırma
Filogenetik
Homo Sapiens
İspat
Güneş
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. İnsanlarda Konuşmanın Evrimi Üzerine.... (4 Ekim 2012). Alındığı Tarih: 29 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/337
Bakırcı, Ç. M. (2012, October 04). İnsanlarda Konuşmanın Evrimi Üzerine.... Evrim Ağacı. Retrieved March 29, 2024. from https://evrimagaci.org/s/337
Ç. M. Bakırcı. “İnsanlarda Konuşmanın Evrimi Üzerine....” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 04 Oct. 2012, https://evrimagaci.org/s/337.
Bakırcı, Çağrı Mert. “İnsanlarda Konuşmanın Evrimi Üzerine....” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, October 04, 2012. https://evrimagaci.org/s/337.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close